13 Kasım 2009 Cuma

Atıyorum , Tutuyorum


Yılmaz Özdil'in bir yazısı var, okudunuz mu bilmiyorum.Evhanımlığından bahsediyor.İlk okuduğumda yanlız yaşamama rağmen "yoğurt ta yapabilirim aslında" diye düşünmüştüm. Tabi benimki bekara karı boşamak çünkü ne evliyim ne de çocuğum var.Sorumluluklarım kendimden ibaret.Evli, çocuklu ve çalışan hanımlar bu yazıya köpürdü.Olmaz böyle şey diye.Hatta birinin yazdıklarını aynen yayımlıyorum;

19:30 sularında eve girdikten, yemeği hazırlayıp , oğlanı yedirip, altını açıp, banyosunu yaptırdıktan, onun benimle oynama ihtiyacını giderip, gece sütünü içirip, dişlerini fırçaladıktan sonra tekrar mutfağa dönüp ertesi gün yiyeceğini hazırlama işine giriştikten, kendim banyo yapıp, çamaşırları asıp, kirlileri yeniden makineye koyup etrafı toparladıktan sonra, gece 23:30 sularında niye salça yapmadım ben diye aklıma geldi şimdi.Tabi yaaa; 23:30 dan sonra sabaha kadar en az 6-7 saat var.O arada hatta ıspanaklı börek açılıp, bir kek çırpılır, değil mi ya? Aklına sağlık Yılmaz Özdil, sen olmasan bunu asla düşünemezdim.

Erkek tarafı da cevap olarak şöyle diyor;

Şimdi ben bunların hepsini annem de yapardı ve biz ev salçası da yerdik desem kızarsınız, o yüzden susuyorum.
Bu işin 2 boyutu var, bu yüzden susmamak lazım; Evet, hanımlar özellikle de evde bir çocuk varsa mutfakta olup bitenlere dikkat etmeli.Ama unutulmamalı ki hanımlar gündüz işte koşturmaktan cidden yoruluyorlar.Yeni düzen kadın hem eve yetsin hem işe yetsin olmamalı bence de.Evde yoğurt da yapılmalı , salça da ama beylerin de yardımıyla.O çamaşırları beyfendi assa ya da ortalığı toparlasa ya da bulaşık makinesini boşaltsa belki hanımlara herşey daha kolay gelecek.En azından psikolojik olarak eşlerinin de onların yanında olduğunu hissedecekler.Belki de eksik burada.Beyler de annelerinden gördüklerini eşlerinden istemekte haklılar bi yerde.Ama oturup beklememek koşuluyla.Yanlış mı düşünüyorum???

7 yorum:

alis dedi ki...

Bu yaz bizim bahçedeki domatesler pek bir verimliydi, hayatında hiç salça yapmamış annem bir eliyle öğle yemeği tenceresini karıştırıp diğer eliyle salça yapacak kadar uzmanlaştı. Güya bu ara çalışmıyor, ama kadıncağızın bütün yaz sabahın köründen gece yarısına kadar bir kez oturduğunu görmedim.

Bence maalesef o çocuk da, kariyer de yapma olayı yürümüyor. İkisi de yarım yamalak oluyor. Cahil, bozuk aksanlı bakıcıların yaptığı dandirik yemekleri yiyerek büyüyen çocukla, bilinçle yetiştirilen, zekası uyarılarak büyüyen çocuk bir olur mu? National Geopraphic'te izlediğim belgesele göre olmuyor. Çocuğu yaptın 6 ay baktın, e noldu? Akşamları "seninle oynama ihtiyacını gidermek" dışında ne yapar bu çocuk? Bence dediğin gibi iş bölümü olmalı, ya kadın da erkek de %50 çalışıp %50 evde kalacak, ya da biri para getirecek, ama diğerinin eve ve çocuğa yaptığı katkıların kıymetini bilecek.

Bırak yoğurt yapmayı, sokakta hayvan görünce varlığından rahatsız olacak şekilde topraktan, doğadan kopmuş toplumlar olduk. Bence Yılmaz Özdil'in kastettiği de önceliklerimizi yeniden düzenlememizdi, Kapitalist patronun cebine para koymak için zamanın akıp gitmesi mi, yavaşlayıp hayatı yaşamak mı... Ama sırf kadınlara hitap etmesi saçmaladığı nokta olmuş.

bokbocesii dedi ki...

Aliscim cok guzel anlatmıssın.Aslında kadın anne oldugunu,es oldugunu unutmamali, evliliklerin de hayatı , hayatın yükünü paylaşmak icin yapıldıgı unutulmamalı.O zaman hersey daha kolay olabilir bence.

Adsız dedi ki...

Ben bugün evli ve çocuklu olsam, kesinlikle evi, işi, çocuğu, kocayı birarada idare edemem, cinnet geçiririm. Başarıyla idare etmem gerektiğini de düşünmüyorum zaten. Herşeyi birarada, herşeyi kusursuz yapabilen bir insan olmak ya da o görüntüyü vermek gibi bir derdim yok benim.

Çok güzel bir konu açmışsın bence, ben çok düşünürüm bu meseleler üzerine. Lakin tek bir cümleye şiddetle katılmıyorum: "Beyler de annelerinden gördüklerini eşlerinden istemekte haklılar bi yerde." Ben bir adama annesinin evinde gördüğü konforu sağlamakla yükümlü değilim.

bokbocesii dedi ki...

Biliyordum burdan geri donus olacagını:) Her yigidin bi yogurt yiyiş tarzı var.Tabi ki anneleri kadar iyi pilav yapamayabiliriz.Ama elimizden geleni yapariz.Bu olay "annem kirli coraplarımı toplardı karım da toplayacak"a kadar giderse o is yurumez zaten. Benim bahsettigim daha basit seylerdi aslında.Annenin kurdugu duzeni kız da evlenince kendi evinde kurar ya, erkek de annesinden gordugunu evlenince kendi evinde dolayısıyla karısında gormek ister demeye calısmıstım.Bunu istiyorsa da oturup beklememeli,yardımcı olmalı, elini sıcak sudan soguk suya biraz sokmalı.

Ceren dedi ki...

Annem de hepsini yapardı ama ev salçası yerdik diyen erkeğin annesi çalışmıyordur eminim. Kadınlar erkeklerle aynı tempoda çalışırken neden tüm diğer ev sorumlulukları da eksiksiz olarak kadından bekleniyor anlayamıyorum. Aynen dediğiniz gibi annelerinden gördüklerini bekliyorlar ama anneleriyle aynı şartlarda olmadığımızı kesinlikle akıllarına getirmiyorlar.Yılmaz Özdil'in yazısını da çok tek taraflı buldum.

Smyrnote Design dedi ki...

Valla cevabını yayınladığın bayana katılıyorum, gerçekten çalışan ve evine bakan bayanların(çocugu olsun olmasın) durumları böyle neye yetişeceklerini şaşırıyorlar. Türk erkeğinin mantelitesi yanlış, bu zamana kadar evlerinde gördükleri yanlış, erkek buyursun hanım yapsın. Yok öle yağma anca beraber kanca beraber:)

Dominika dedi ki...

hamarat bir koca almak lazım :P
kılıbık değil hamarat diyorum :)