31 Aralık 2009 Perşembe

BB The Santa


Daha önceleri başka bir blog um vardı benim.Sevgilime aşık olup da ona anlatamamın sonucu olarak, içimi sanal alemlerde döküyordum.Sonra kendisi o blog u kesfetti (cunku salak BB blog u google aramalarına kapatmayı unutmustu) ve ben de o blog a daha fazla yazmamaya başladım.Ama bu 2009 yılına girerken kendime verdigim sozu tutmama engel degil.

Bu asagidakiler 2009'dan dileklerimdi benim.2009 un karnesine bi bakalım ;

BB'nin ailevi huzuru ; Bu o kadar önemliydi ki benim icin, digerlerinin olup olmaması umrumda bile degildi.O kadar bunalmıstım, o kadar sıkılmısım.Zor oldu ama oldu :) (Çok şükür)

Daha zayıf bir BB; Evet , evet bu tam anlamıyla oldu işte.2 sene önceki kilomla arada neredeyse 10 kilo var :) Soranlar icin ; rejim yapmadım, kendimi anneme teslim edip sağlıklı beslendim.

Fotocu BB; Eehhh diyelim.Biraz benim tembelliğim, biraz da teknik imkansızlıklar.İbre yukarı doğru aslında ama hala istediğim yerde değil.

At binicisi BB; Bak bunu beceremedim işte :( Vakitsizlik vs. vs.Ama içimde bi kere, burnumda tütüyor.

Milyon tane ayakkabısı olan BB; Alıyorum ya.Yapılacak bisey yok.Cok param olsa da alıyorum, ayın sonunu getiremesem de.Degisen bi durum yok yani.

Snowboard cu & Kitesurf cu BB; İkisini de yapamadim.Kabul ediyorum yuzkarasıyım :(((

Turist Ömer BB; Yay burcu BB ile doğru orantılı bu durum.Hiç farketmez nereye gittiğim, yeterki gideyim.2008 e kıyaslarsak daha domestiktim bu yıl.

İş Kadını BB; Çok zor oldu ama buldum.İstediğim gibi mi?? Hmmm cok da emin değilim.Ama çalışıyorum ya , mevzu budur.

Aşık BB; Şöyle yazmışım daha önce;

Yeni bir iş, yeni bir aşk istiyorum.İkincisi beni, çok önce ortaya çıkmış ancak dün yeniden hortlamış (2009 yılbaşı gecesi) ve ne kadar süreceğini bilmediğim, kendi yarattığım ve bu yüzden kendimden nefret ettiğim durumdan kurtaracak inşallah.

Kimsenin beni kurtarmasına gerek kalmadı canlarım :))

2010 yılı içinse somut bir dileğim yok aslında.2009 dan o kadar çok şey dilemiştim ki, hakkımı sonuna kadar kullanmışım gibi geliyor.Benim dileklerimin çoğu gerçek oldu geçen yıl.Şimdi hakkımı size devrediyorum.2010 yılında tüm dilekleriniz gerçek olsun.

Mutlu yıllar :))

28 Aralık 2009 Pazartesi

Zırınnn Zırıınnnnn !!


Yanlız yaşadığımdan mıdır nedir, cep telefonu denen hadiseye gıcık olmama rağmen cep telefonum olmadan başka bir odaya dahi geçmiyorum.Sürekli yanımda ve açık halde.Mazallah deprem olabilir, eve biri girebilir ya da bana bisey olabilir.Ya da tam tersi ; birine bişey olabilir, benim acil gitmem gerekebilir vs vs.

Ama aynı hassasiyeti nedense hızlı aramalarımda kayıtlı kişilerin çoğunda göremiyorum.

1.Babam ; Telefonunu sürekli bi yerlerde unutur.Mesela sayısal lotocu açar "abla bi bey geldiydi ama burda unutmuş cebini" der ya da bankada unutur, veznedeki görevli açar ve bu bana son derece doğal gelir.Gaziantep'te bile markette unuttu telefonunu da otelden birini yollayıp aldırdık.Kardeşimin askerde olması , zavallımın kırk yılda bir telefon açabiliyor olması bile durumu değiştirmedi.O da sonunda hep beni arar "babamı aradım ama ulaşamadım, aradığımı söylersin" der.Söylemezmiyim hiç , alıştım artık.

2.Annem; Cep telefonu ve annem!! Asla ve asla aynı cümle içinde kullanılmamalı.Annem o telefonu asla yanında taşımaz, taşısa duymaz, duysa açmak için yetişemez, yetişse doğru düzgün tutamadığı için sesi duyulmaz, sesi duyulsa 1 haftadır şarj olmadığından telefonun şarjı biter.15 gün sonra "beni aramışsın" diye geri döner.Zavallı kardeşim onu aramayı zaten denemez.Velhasıl, tek telefon hakkınız olsa kimi ararsınız listesinde son sıradadır.

3.Kardeşim; Kendisi hali hazırda askerde.Bu nedenle çok yüklenemiyorum ama normal şartlarda da aile geleneğini bozmaz.Aradığında açmaz, 3 gün sonra "ne var len??" diye geri döner.Sen de düşünürsün "ne vardı len acaba??" diye.

4.Canımcım no1; O aradığında ve telefonu duymadığında "ya tek telefon hakkım olsaydı ühühühü" diye çemkirir.Bu yanlız yaşama, ulaşamama, tırsma vs mevzularında ben onun çömezi bile olamam.Bu işin kitabını yazmıştır.Genelde de çalan telefonunu duyar , hakkını yiyemem.

5.Canımcım no2; Bak o duymayabilir işte.Ya da bana gıcıksa özellikle açmayabilir :)

6.Sevgilim; 10 aramadan 8 ini duymaz.Bunda evde olduğu saatler içinde telefonunu bi kenara atıp bi kaç saat sonra bakması da önemli bir faktördür.Sen bu esnada kurup kurup sinir olursun.Bi arkadaşının karısı 9 aylık hamile olduğundan ve acil bi durum olduğunda onları hastaneye kendisinin götürmesi gerektiğinden telefona yapışık yaşamasını rica ettim en son.

Bu saydığım insanların hepsi beni aradıklarında telefon 2. çalışta açılsın isterler.Açılmazsa kızarlar, çemkirirler.Annem daha önce de anlattığım üzere kapıcıya evin kapısını kırdırmalara falan kalkışır."Ama sen de duymuyosun telefonunuuuuu" demeye kalkarsam toptan zıçtım, cevabı yapıştırır "olabilir, sen duyacaksın, o kadar!!" Hayat beni çok yoruyor , çoook :(

27 Aralık 2009 Pazar

Facts Of Life Vol.4


İnsanoğlu kimseye ama kimseye koşulsuz %100 güvenmemeli.
Kazık ihtimali hep var, her an var.

24 Aralık 2009 Perşembe

Cevir kazı yanmasın


Yukarıdaki elbiseyi Urban Outfitters da begendim.Almadan bi bizimkilere sorayim dedim.Sevgilimle aramizdaki dialogu aynen yazmam lazım ki gelecek nesillere bir nevi manual niteliginde olsun.

-Beybi ne dersin bu elbiseye?
-Hmmm, cok tutmadım
-Yaaa, neden ki? Ben cok sevmistim.Cok sade
-Sakil durmus cok , bana sadenin yanında basit geldi honey
-Begenmedim dedin , hayallerimi yıktın :(
-Ben neden hayallerini yıkıyım.Ben elbisenin kızın uzerinde durusunu begenmedim sonucta.Senin uzerinde cirkin durması gibi bi ihtimal yok askım.Begendiysen al, sen her halukarda kendine yakıstırırsın nasıl olsa
-:)

Nasıl ?? :) Super di mi?

PS. Sevgilim begenmedi ( sanırım, cok da emin olamıyorum artık), canımcılarımın biri begendi , biri begenmedi (basit dedi), biri cevap vermedi.Sonuc ; almıyorum, kına yakın.

Nasıl geçti habersiz


Daha dün milenyum, milenyum diye çığrınıyorduk.2000li yıllara başlamamızın üzerinden 10 yıl geçti bile.Çoğu felaketlerle dolu olsa da ömrümün neredeyse üçte birinin fotoğrafları hem çok başarılı hem de bir o kadar düşündürücü.

23 Aralık 2009 Çarşamba

Bana kaderimin bir oyunu mu bu??


3 gündür bu yazıya başlayıp başlayıp siliyorum.Bugün sevgilim sağlam kanıtlarla gelince yazmak farz oldu.Buyrunuz yay burcunun aralık sonu burç yorumu;

Venüs/Uranüs sert konumdalar.İnatla kendi düşüncelerinize bağlısınız, kavgacı olabilir, çabuk öfkelenebilir ve tartışmacı olabilirsiniz.

Buyrun burdan yakın!! Ben de diyorum neden 2 haftadır herkes üstüme oynuyor.Geçen hafta canımcılarımla tartıştık, hallettik.Pazar günü beybiye gıcık oldum, kendi içimde hallettim.Dün IT ci arkadaşla birbirimizi yedik, şimdi kendisinin suratına bakmıyorum.Bilgisayarım yansa alıp ona götürmiycem (büyük konuşmıyım).Ayrıca 2 haftadır iş yaşamım bok!!! gibi üzerinize afiyet.Nakliyeciyi bi koşu gidip gebertmek istiyorum.Dalga geçmiyorum, gerçekten denk gelsek boğazını sıkabilirim.Bir arkadaşı işten çıkarttılar,aynı departmanda bile olmamamıza rağmen onun işleri de bana kaldı.Sinirden başım ağrıyor her Allahın günü, eve iğrenç bi suratla gidiyorum, bir süre de kendime gelemiyorum.Tüm bunlara ek olarak, işteki bu sorunları patronlarım dahil kimse sallamıyor.Ben iş tam olmazsa rahat etmediğim için sinirden kurdeşen döküyorum.

Venüs..Uranüs...çabuk yerlerinize bakiim.
Kendimi kesicem ulen sizin yüzünüzden.

Muck


Sevgilime Günaydın öpücüğü gönderdim.

Hadi siz de sevgilinize öpücük gönderin , Muck

Pre-Aşk-ı Memnu


Behlülcüm , şükür sonunda berberin yolunu buldun.Neydi o saçlar öyle kız gibi? İşte şimdi Ednan Beyime yakışır bi damat oldun. (Bir kez daha ispatlanmıştır ki erkekte uzun saçtan nefret ediyorum.3-4 numaradan uzunu makbul değil)

Nihalcim, kırmızı elbisene hasta oldum.Saçın başın için aynı şeyi soylemem pek mümkün değil ama, idare et hadi.4,5 tan 5.

Arka masada görmüş olduğunuz kafasından şimşekler çıkan hatunsa , evet bildiniz , Bihter oluyor.Behlül'e 2 dk sonra baltayla dalabilir bence.Kendisi yarın yayınlanacak bölümde bir mavi elbise giyiyor..Allah allah...BB demişti dersiniz.Bayıldım , bayıldım.

22 Aralık 2009 Salı

Huzur

Hürriyet Pazar'da Ayşe Arman Hakkı Devrim'le ve Lülüş'üyle röportaj yapmış, okudunuz mu? Lülüş artık yok ama 60 yıl yanıbaşındaki kocası onu öyle güzel anlatmış ki , o da oradaymış, gerçekten yaşıyormuş gibi konuşmuşlar.Aşk değil anlattıkları, yanında başka bişeyler de var sanki.Sonsuz güven, hayat arkadaşlığı, birbirinden keyif alma..Kaldı mı böyleleri?

Anneannemle dedem geldi aklıma.Görücü usulüyle evlenmişler 50 sene önce."1 kez gördüm, bununla evleniyorsun dediler, ertesi gün de evlendik" derdi anneannem.Birbirlerini hiç tanımadan evlenmişler ama birbirlerini en iyi tanıyanlardan daha aşıklardı birbirlerine.Dedem manavdı benim.Dudağının üzerinde minicik bıyığı olan, saçları hep taralı, tertemiz giyinen, küçücük bir adam.Anneannemse bu yaşında bile kırışığı olmayan, kahkahasıyla mahalleyi inleten, 5 vakit namazını kılan ama dışarı çıkarken de topuklu ayakkabılarını, rujunu eksik etmeyen dünya tatlısı bir kadın.Dedem sabah erkenden çıkar hale gider meyve-sebze alır, dükkanını açardı.Öğle yemeğine geldiğindeyse sofra çoktan hazır olurdu.Yemekten sonra çıkar bahçesiyle ilgilenirdi.Öğle uykusunu uyur, sonra üzerini değişip yeniden dükkana giderdi.Akşam yemeğinde ya anneannem şıkır şıkır hazırlanıp dedemin yemeğini dükkana götürür ya da dedem terastaki çilingir sofrasında rakısını içmeye eve gelirdi.Bir günden bir güne sesleri yükselmedi birbirlerine.Canım, hayatım , şekerimden başka laf hiç duymadım."Hoşgeldin şekerim" diye karşılardı anneannem dedemi.Sevgililer gününde ona çiçek almadı diye küserdi anneannem dedeme.Dedem de mis kokulu sümbüller getirirdi ona, bir tanesini de kulağının üzerine takardı:)

6 sene oldu dedem vefat edeli.Hastalığının son gününe kadar hiç inanmadı anneannem gideceğine.Annem çalıştığı için onlar büyüttü sayılır beni.Belki de bu yüzden onlarınki gibi bir aşk aradım hep, benim bildiğim aşk budur çünkü.Huzurludur..cırcır böceklerinin öttüğü, sakin bir yaz akşamında terasta, karşılıklı rakı içmek kadar huzurlu.


PS2. photo

Bu ben miyim yoksa?


Niyaaaan

Sen ne şeker şeysin yaww :) Çok teşekkür ederim.
Eve götürmek istemiyorum kendisini , masamın üzerinde kalabilir miiiii?

Öpüyorum kocaman

PS Somethin' Special Nihan bana dogumgunu hediyesi yollamis.Cinnet anında gelen kargocuyla gozlerim parladı, unuttum herseyi bir anda.

21 Aralık 2009 Pazartesi

Eee.. bizimki de Migros


Ama bu Migros başka.Migros 1925 yılında Zürih'te kurulmus ve Türkiye'ye 1954 yılında girmiş.Daha sonra da hepimizin bildiği üzere 1975'te Koç grubuna satılmış.

Peki bizim paketlerimiz neden bu kadar şık değil? Biz de istiyoruz.


Yazı özleyenlere


Bugün 21 Aralık. Yani bugün 17:47 itibariyle geceler kısalacak, gündüzler uzayacak.Kış bitecek, yaz gelecek.

Dışarda hava 10 derece ama olsun , umuduyla yaşar insan:)

PS Neden 17:47 demeyin ben de bilmiyorum.Gecen sene 12:04 müş mesela, seneye de 23:38 olacak.

Pazar günlerinden nefret etmemin 7 nedeni


-Bütün çocukluğum pazar günleri tv de izliycek hicbisey bulamamakla gecti.Cok net hatirlarim TRT1 deki klasik müzik konserlerini.Sırf bu nedenden klasik müzikle barışmam daha çok yenidir benim.

-Ödev demektir pazar günü.Cuma akşamından ödevlerini bitirenlere hep hayran olmuşumdur.Ben hep pazar gününe bıraktım kendilerini.Hep sıkıla sıkıla yaptım ama bu huyumdan da vazgeçmedim.

-11-13 yaslari arasinda yatili okumus biri olarak pazar günleri benim icin tatil degil, pazartesiye hazirlik günleriydi.sabah erken kalk, banyo yap, kahvalti et, valiz hazirla, servisi bekle, okula git, yatakhaneye git, esyalarini yerlestir, etüde gir...of anlatirken icim sıkıldı.

-Pazar günleri tatil değildir.Bir cumartesi hafifliği yoktur üzerinde.Pazar akşamı erken yatmak zorundasındadır.Bu yüzden pazar aslında bir pre-monday dir.Kasvetlidir.Gideceğini bildiğin sevgilinin dönüş biletini aldığını ve çok az zamanının kaldığını farketmek gibidir.

-Pazar günleri insanlar kendisini dışarda kahvaltı etmeye, eşofmanlarla gezmeye falan mecbur hisseder.Çıkıp alışveriş merkezlerinde dolaşmaya, evin haftalık market alışverişini yapmaya ve hatta pazara gidip buzdolabını meyve-sebze doldurmaya.Bi kere eşofmanla dolaşan insanlara çok gıcığım, hele hele ortayaş civarında coluk-cocuk gezmeye cıkmıs efosmanlı ailelere feci tavım.Göz zevkimi bozuyorsunuz, mecbur değilsiniz evde ya da sporda giyilen birseyi heryere giymeye ve hatta giydirmeye.Ayrıca mecbur değilsiniz alışveriş merkezlerine akın etmeye, yangından mal kacırır gibi park yeri aramaya, tüm cafe leri ve magazaları cekirge sürüsü gibi istila etmeye.

-Herkes pazarı bekler tatil yapmak icin.Ömrümüz pazar günlerini beklemekle geçer, beklerken ömür geçer.

-Eğer ailenizden uzakta yaşıyorsanız, aile kahvaltılarını özlediğiniz, uyanmaktan nefret ettiğiniz, canınızın sıkkın olduğu gündür pazar günü.Manasızdır.Hele o güne dair beklediğiniz biri ya da bisey varsa tüy diker mevzuya.Yokmus gibi yapamazsınız cünkü vardır, var gibi yapamazsınız çünkü aslında o an yoktur. Üstüne gittikce rahatsızlasır, tadsızlasır, hicbisey yapmak gelmez icinizden.

3 gün icinde ikinci nefret yazım.Süperim :)

18 Aralık 2009 Cuma

Çağla, senden nefret ediyorum


Hangi insan evladı doğum yaptıktan 45 gün sonra bu şekilde görünebilir? Heidi Klum'u saymıyorum canlarım, insan evladı dedim.O başka bir gezegenden.Ebru Şallı da demeyin bana.Kiwi yemekten kilo almadı ki o zaten.8 aylıkken bile hamile kalmadan önceki kilosundaydı muhtemelen. Sinir oluyorum zayıf insanlara.Beni tanıyanlar "e sen de zayıfsın BB" diyecek ama öyle değil işte.Hayatım boyunca 1 zayıf insanları kıskandım , 2 çok başarılı insanları.Güzellik, saçının pırıltısı, göz rengi filan hikaye..Tabi isterdim saçlarım dümdüz olmasını ama napalım budur yani.Ama asıl mevzu 9 ay ye babam ye şişip , sonra hiçbisey olmamış gibi hayatına devam edebilmek.Bi gün cocuk sahibi olursam kesin yarım dünya olurum ben.Yediğim çikolata miktarı şu halimle bile günlük neredeyse yarım kare.Bi de böyle aşermeler filan....amaaan..eriğin üstüne çikolata sosu döküp yemezsem noolayım.Sonra da hayattan bezerim kilo vericem diye.Çağlacım , kitap yaz canım benim, ne yiyosun, ne içiyosun, nasıl oluyor da oluyor?

Bi de bu elbisenin üst kısmının şekli şemali hala süt veren ve neredeyse lohusa bi anne için ilginç geldi bana.Normal şartlarda giyememesi lazım, ama anlamadım yani??

17 Aralık 2009 Perşembe

İzmirliler...Huuuuu!


İzmir'imi cok seviyorum hic biseye degismem diyorum ya hani.Öyle cidden... de; şu İzmir'lileri naapsak da adam etsek acıba?

Bugun tepemdeler cok fena.Tepemdekiler yuzunden de ofis basıyor cok fena.Öglen cıktım Forum'a gittim 1 saat kafam dagılsın diye.İzmir'de en sevdigim yerlerden biri; Kitchenette'e oturdum.Verdim siparişimi, aldım dergimi elime,feslegenli ayranımı bekliyorum.Oturdugum yer acıkhava ve Forum un girislerinden bir tanesine cok yakın.Yanımdan insanlar gelip geciyor, ben de soylenenlere kulak misafiri oluyorum;

-Yaaa askıaamm , oturmayalım buraya, yemekleri güsel diil buranııaaannn.Sultanahmet koftecisine gideliemmm.
(Halt etmissin sen haspam.Git, git,Seni anca orası paklar.)

-Abi bence Burger'a gidelim ya.Cok pahalı burası ne gerek var.
(Bunu soyleyen adamın takımı yıkılıyo.Baksan vay be dersin.Salagın kaliteli yemekten anladıgı Burger!!!)

-Ben hic sevmiyorum burayı yaa. Cok kalabalık oluyo.
(O an kafasını kaldırsa icerde ve dısarda toplasan 20 kisi olmadıgını gorecek ama sabit fikirli ve dengesiz cunku o da Burger'a gitti)

Bi de benim anlamadıgım tek basına yemek yeme mevzusunun bu kadar garip karsılanması.Ben tek basıma yemek de yerim, gider kitabımı okur, kahve de icerim.Sinemaya da giderim.Keyfimin kahyasımısın anacım? Bazen tek basıma olmak hosuma gider benim.Self-space, you know??? Londra'da okurken cok yapardım bunu ve bi Allahın kulu da burda baktıkları gibi bakmamıstır bana.

Yani demem o ki; İzmirli ahalisi.Sayenizde Num-Num kactı, Pizza-Hut kactı.Daha bilmedigim neler neler oldu kimbilir.Yeni yerler de gelirken 40 kere düşünüyor.Bırakın paçozluğu da kalitenin farkına varın.Olur mu?

16 Aralık 2009 Çarşamba

Ohh Yeah Vol.8








Hebe hübe helele kkebelele heeeeeeee..
Türkçe meali:En alttaki fotonun dev halini Alsancak'ta gördüğümden beri o dövmenin sahibini arıyorum.Meribaaaa Fredric Ljungberg.Tanışabilirmiyiz aciba??
PS.Cok yogunum ,canım cıktı rapor yazmaktan.Ben yokken Fredcigim oyalasın sizi :))

12 Aralık 2009 Cumartesi

BB The Birthday Girl


BB Minicikkene
Koca kız oldu,surat ifadesi bile aynı..
3 yasındayken ne hissediyorsam hayatla ilgili, hala aynıyım
Bu senenin farkı ; bir siz varsınız
Bir de tabi canım sevgilim
İyiki dogmusum sanirim :)

10 Aralık 2009 Perşembe

Hiç yakıştıramadım


Gün geçmiyorki Türk halkı yeni tasarım yapmaya kafa yoracağına taklitte sınır tanımasın.Desa'dan çoook beğenerek aldığım karamel rengi ayakkabılarımın aynısını Rupert Sanderson web sitesinde görmüş bulunuyorum.İyi bir tahminle Rupert cığımın Desa'yı taklit etmiş olması muhtemel di mi Desacanlar?? En azından beni 485 pound vermekten kurtardınız, tenk yu.Ama koskoca Desa'nın bi ayakkabı tasarlamaktan aciz olması da bana garip gelmedi değil.Hayır, tasarımcınız yoksa gelin bana, Jimmy Choo yapmazsam sizi noolayım.

PS.Desa'nın siyahı çok benzemiyor sansanız da karamel olanı birebir aynı.Püsküllerine kadar..

Masal





Daha önce de ufak ufak bahsetmiştim ama detaylı anlatamamıştım size Masal'ı.

Masal benim çok şeker arkadaşım Burcu ve Senem'in eseri.Burcu cam boncukları bilmemkaç bin derecelik ısı altında yapıyor, hatta boncukların sıcak olduğunu unutuyor, elini bile yakıyor.Sonra yukarıda da gördüğünüz üzere hayal güçlerini de işin içine katıp çok zevkli parçalar ortaya çıkarıyorlar. Taçlar, anahtarlıklar, küpeler,kolyeler, bilezikler..Aklınıza gelebilecek daha büssürü şey.El yapımı olduğu için hem cok ozel hem de bir yapılanın bir eşi daha yok.Üstelik sizin istekleriniz dogrultusunda özel hediyeler de tasarlayabilirler.

Her ne kadar fotoları bir araya getirmekte biraz beceriksizligim söz konusu olsa da , yeni yıl icin hazırladıkları yepyeni parcalar yukarıda.Fotografların üzerine tıklayarak büyük hallerini de görün mutlaka.

Masal'a ulasmak isterseniz facebook üzerinden burayı tıklayarak ya da web adresinden burayı tıklayarak ulasabilirsiniz.

10 Aralık Kraliçesi


İnsanlar blog yazarak arkadaş olup, büssürü sey paylaşabiliyormuş.
Hiç karşılık beklemeden tüm ilgisini, sevgisini verebiliyormuş.
Yüzünü dahi görmediği bir başkasını düşünebiliyormuş.
İnanmazdım ama gerçekten oluyormuş.

Nihancım,

Doğumgünün kutlu olsun.
Yeni yaşında dilediğin herşey gerçek olsun.
Nice nice sağlıklı, mutlu, huzurlu yıllara..:)

8 Aralık 2009 Salı

Nası ya???


Ne Ferhat Goceri severim ne de Emrahı.İkisinin de sarkılarından ayrı ayrı nefret ederim.Hatta Ferhat Bey, kendisinin yuzune de bakamam sebebiyle 1-0 önde.Kendisi bana evde sevgilisini bağlayıp öyle cıkmıs da eve dönünce kırbaçlamaya devam edecekmiş gibi gelir hep.

Ama bütün bunlar, dün akşam araba kullanırken zapladığım radyo kanalları arasında "Götür beni gittiğin yere" isimli damar şarkıya denk gelmeme ve aklıma kardeşimin gelmesiyle hüngür hüngür ağlamaya başlamama engel olamadı.

Sıkışık trafikte yanımda olup da "noolmus bu kıza" diye dik dik bana bakan amcalar...Sebep budur.Anladınız mı?

7 Aralık 2009 Pazartesi

Red red wine


Kırmızı ruj istiyorum.Baya bi zamandır istiyordum ama gecen hafta Bihter'de gorunce iyice depresti.Hatta beyaz kazak giyip dudaklarıma kırmızı surmek istiyorum.

Daha once Salincakta İki Kisi-Banu Lancome Amber demisti ama hicbiryerde bulamıyorum.Internette rengini gorup tam benlik demistim ve malesef daha ileriye gidememistim.

Aradıgım sudur; turuncu agırlıklı bir kırmızı. Mat olmayan, dokusu krem gibi yumusacık olan,soft bir ruj pesindeyim.Var mı goren bilen?? Help mee

Simdi lütfen kemerlerinizin bağlı, masalarınızın dik...


Bir süre bu anonsu duymak istemiyorum.Tamam uçak en kolay ulaşım yöntemi de ben yine de sevmiyorum işte.Hele bi de bağlantı uçuşunu iyice geç saate çekip bi de üstüne rötar yaptırırlarsa tadından yenmiyor.Gece 2 de evdeydim.İçim uyuyor şu an.

Gaziantep izlenimlerime şöylece bir bakarsak;

Otel: The Anatolian
Hem ucuz hem müthiş konforlu.Hilton'u aratmayacak kadar konforlu.Üstelik de 5 yıldızlı.Pazar günü Gaziantep'le maçı olan Antalyaspor da orada kaldı.Bi de pervane oluyorlar etrafınızda sizi mutlu etmek için.Hüseyin Bey var şöför, neredeyse evine davet edecekti bizi.

Restaurant: BayazHan
Böyle bir yere gitmemişsinizdir daha önce.Restore edilmiş koskoca bir han.İçeride hem pub hem restaurant.Bardaklara, peçetelere bile o kadar özenilmiş ki.Yemekler gerçekten çok lezzetli.Kebap da var ev yemekleri de.Yuvalama diye tutturdum mesela, sunumu da tadı da yeme de yanında yat kıvamındaydı.Tek kusuru; servis cok cok kotuydu.O da yeni acıldıkları içinmiş, öyle dediler.

Cafe: Big Chefs
Aslında Ankara'lılar bilir kendilerini ama bana tanışmak Antep'te kısmet oldu.Çok beğendim.Herşeyin sunumu da ancak böyle güzel yapılabilir.Kahve ya da çay söyleyin, ne demek istediğimi anlarsınız.İzmir'e de gelirmisiniz rica etsem? Hatta sizi ben getirebilirmiyim İzmir'e? Valla çok işinize yararım.Call me.

Turist Ömerseniz; Tahmis kahvesi çok güzelmiş, Kır Kahvesi çok otantikmiş.Miş diyorum çünkü her ikisi de tadilat nedeniyle kapalıydı göremedik.Bakırcılar çarşısı ve Almalı pazarını görmeden dönmeyin.Bi de Zeugma müzesi.Sadece o müze için Antep'e gidilir.Mozaikler muhteşem.Şimdi daha büyük bir müze inşa ediyorlar, asıl o zaman görün.

Gaziantep'i çok sevdim ben.İnsanları çok güleryüzlü, çok sıcakkanlı.Beyler hanımlara karşı çok kibar.Sürekli sizi nasıl daha fazla mutlu edebileceklerini düşünüyorlar.En azından 3 ve 2 günlük seyahatlerimde öyleydi.Tekrar giderim Gaziantep'e ama sadece gezmek için.Zira kardeşimle bir sonraki görüşmemiz Allah kısmet ederse 40 gün sonra evimizde olacak.Dua edin de çabucak geçsin.

PS.Fotoyu telefonumla cektim;)

4 Aralık 2009 Cuma

Gaziantep


Kardeşimi görmeye gidiyorum.Çok mutluyum.
Bi de bu yukarıdakinin Gaziantep'te neresi olduğunu söyleyene çok büyük teşekkürlerimi sunucam.

Eee, sonra ??


Huzurumsunuz canlarım.
Bi de , Ardacım Messi'misin sen aciba? Masallah , 41 kere.

Sabah neşesi


Bu nasıl biseydir yarabbim, Isırırım seni ben essek sıpası :)

3 Aralık 2009 Perşembe

Interview


Interview kapagındaki kim sizce?
Baktım ve bi daha baktım.
Penelope Cruz.
Muhtesem gorunmuyor mu?

28. yaşımda neler öğrendim


*Sinirlendiğimde kaşındığımı öğrendim.Uyuzlar gibi kabardığımı, kıpkırmızı gezdiğimi, sinirim geçmeden kaşıntımın da geçmediğini farkettim.

*İnsancıl, pamuk gibi olan bünyemin, nefret etme kapasitesinin ne derece yüksek olduğunu öğrendim.Surada anlattıgım adamın imzasını gördüğümde, soyadı gerekmeden sadece adını duyduğumda bile kaşınmaya başladığımı, içimden edebildiğim kadar küfür ettiğimi şaşırarak farkettim.Kendisiyle ayrı ofislerde çalıştığımız için şükrettim.Allah'tan eşine dostuna sabır diledim.

*İnsanın kaç yaşında olursa olsun 14 yaşındaymış gibi aşık olabileceğini, eğer isterse o aşkın bitmeyeceğini , geçmeyeceğini öğrendim.Onun kokusunun burnumda tüttüğünü, gün içinde deli gibi çalışırken bile özlediğimi, "akşam olsa da yanında olsam" dediğimi farkettim.

*Elimdekilerin kıymetini bilmem gerektiğini, Allah babanın puf diye onları elimden alıp beni dımdızlak ortada bırakabileceğini öğrendim.

*Yanlız yaşamanın ne büyük bir keyif olduğunu, kendime ait bir hayatın temellerini oluşturduğunu hatırladım.

*Kardeşimden ayrı kalmayı artık istemediğimi anladım.Bitsin bu ayrılık dedim.Şu an itibariyle 43 günün kaldığını farkettim.

*Annemin ve babamın diğer anne-babalardan farklı olduğunu, bizi süper yetiştirdiklerini, birbirimizi gerçekten çok sevdiğimizi farkettim.

*Kız arkadaşlarla hayattaki her derdin paylaşılması gerektiğini, onların mutlaka bir çözüm bulacaklarını, bulamasalar bile anlattıkça rahatlamanın keyfinin ya da onların yanında olduğunu hissetmenin başka hiç birseyle kıyaslanamayacağını yeniden, yeniden ve yeniden anladım.

*The last but not the least; sağlıklıysak hayatta herşeyde 1-0 önde olduğumuzu acı da olsa anladım.

Şebnem Nooldu Sana ???


Rihanna diyesim var diyemiyorum.Hatta hic bisey diyemiyorum.
Sebnem come back , please :(

2 Aralık 2009 Çarşamba

Edward Don't Bite Me


Canlarım şu mezar kaçkını Edward'ın neyini beğeniyorsunuz , bana bi acıklarmısınız acıba? Ten rengi bebek pudrasından hallice, bel inceliği benimle aynı, kas falan doğustan ne geldiyse o, ağız one dogru seyirtmiş, dudaklar "2dk önce kan emdim de geldim" rengi...Bella denen ruh hastasının bunu seviyor olmasından anlamak lazım durumun feciliğiniBi gun vampir olacaksam Edward ısırmasın beni lütfen.Yabanlara giderim mazallah.

Ayrıca yanlış anlaşılmasın, Edward'ın karşı çaprazı Jacob'ı da beğenmiyorum.Edward ne değilse , işte o Jacob.Kas yığını, sağlık fışkıran bir vücut, fosforlu ışıkta yön bulduracak kadar beyaz dişler, hele hele o uzun saçlar...I-ııh.İkisinin ortası lazım bana.Bi de eller güzel olsun lütfen.Edward da Jacob da bu yönden sınıfta kalıyor.

Ohh yeah yapamıyorum kendilerini malesef."Dünyada bi sen kalsan yine olmaz" diye bi bolum acıcam, kafadan başı çekerler ikisi de.

1 Aralık 2009 Salı

Aceto, Blog Aleminin Kahramanısın


Surekli takip ettigim Aceto Balsamico - Bulent Timurlenk, postlarının calınmasından bıkmıs ve bakın ne yapmıs.
Once yalan bir haber yazmıs, arkadan oltaya gelen sazanlar teker teker ortaya çıkmış; Hurriyet ve Haberturk:))
Hırsız arkadaslar; İntikam soğuk yenen bir yemektir.Çalmadan önce bi daha düşünürsünüz artık.

Haberin en detaylı hali burada

Gucci


Sayın Gucci Yetkilileri,

Fiyatlarınızda revizyona gitmediğiniz sürece yeni koleksiyonlarınızda hoşuma giden şeyler görmek istemiyorum.Acı çekiyorum, anlatabiliyormuyum?

Saygılarımla

BB

Kapıyı aralık bıraktım


Aralık geldi.
En sevdiğim ay.
Doğumgünüm bu ay diye sanırım
Çok şımarığım yaww :)

Unuttuklarım varsa let me know

Ohh Yeah Vol.7





"Blogunu ogrendigimden beri ohh yeah yazamıyorsun" diyen sevgiliye ithaf olunur.
Huzurlarınızda muhtesem Raul Bova.
PS.I'm back beybi ;)
PS2. Sevgilim Haberturk sayesinde blogumu ogrendi demistim ya, kulliyen yalan.Sasirmis gibi yapmis ben soyleyince.Uzun zamandır beni takipteymis zaten.Sarhosken itiraf etti.Numaracı beybi.

Silence Of The Cows


Iyi kotu bi bayram atlattık da , ben yine dinimi ve ülkemi mezbaha gibi gosterenlerden tiksindim , o noolcak??

Sabah radyoda dinledigim anektod mevzuyu ozetliyor aslında.Bir parca ekmegi bile yerde buldugumuzda "nimettir bu" diyip kenara koyuyoruz da , az sonra yiyecegin, nimet gozuyle baktıgın canlı bir varlıga eziyet etmek nedir ?

Intikam icin gelecekler, soylemedi demeyin.

Mevzuyu ozele indirgersem; cok uzun zamandır kurban kesmiyoruz biz.Bunun nedeni biraz da benim ısrarlarım.7-8 sene kadar once bir kurban bayramında ayagıma bardak dusmesi sonucu kopan tendonlarım ve evin kan golune donmesine mutakip, annemin "bak kesmessek boyle olur iste" vecizelerine ragmen bu kararımızı surduruyoruz.Bagıs yapmak en dogrusu.

26 Kasım 2009 Perşembe

Mutlu Bayramlar

Sevdiklerinizle, mutlu, sağlıklı, huzurlu bayramlar..

25 Kasım 2009 Çarşamba

Sabır canım...Sabııırrr


Burun mevzularına feci takığım, hatta tikli filanım.Burnumu asla elletmem.Kazara biri ellerse de cok rahatsız olurum, ben de ellerim burnumu.(boyle yazınca cok saykoymusum gibi gelio ama valla durum o derece degil)Bu huyumu anlayan arkadaslar da saka yapmak amacıyla burnumu ellemeye kalkarlar,sonları acı olur.

Ayrica karsımda birinin burnuyla oynaması, sumkurmesi, pıst tıst vb sesler cıkarması falan beni ifrit eder.Ve su anda karsimda calismakta olan beyfendi 10 dakikadır filan hınk hıııınk hınk seklinde sesler cikariyor.Sumkurmek gibi bir adeti yok sanırım ama sabrım doluyor.Aldım elime zımbayı masanın altında bekliyorum, cakıcam birazdan kafasına.

In love..




with the art of Michael Parkes