30 Mayıs 2012 Çarşamba

Olmuş, ölmüş, uyumuş, yanmış, bitmiş, kül olmuş


Şu kürtaj meselesini duyduğumdan beri kafamda sıcak su fokurduyor sinirimden. Her tarafımızla oynuyorlardı, bi orası kalmıştı laf etmedikleri. Kadın dediğin zaten bir örtmek için var bi de doğurtmak için. Rahmimize de müdahale eder hale geldiler. Yakında diyecekler ki "sen benim vatandaşım değil misin? İster atarım, ister satarım, ister tecavüz eder, ister öldürürüm" Şu anda da yaptıkları çok farklı değil gerçi. Kürtaj için 4 hafta limit koymak demek, siz daha anlamadan o sürenin aşılması demek, ali cengiz oyunları demek, zorla doğurtmak demek, mutsuz evliliklere bir darbe daha vurmak demek, bir çocuğu daha açlığa, eğitimsizliğe mahkum etmek demek, töre cinayetleri,intiharlar, ölümler demek.Siz isteseniz de istemeseniz de tıbbi olmayan şartlarda, soğuk muayene odalarında o çocuğu aldırmak, o çocuktan kurtulamıyorsan kendinden kurtulmak demek. Bu kadar zamandır iktidarda olanların neresine saksı düştü de şimdi bağırmaya başladılar , o da zaten apayrı bir mesele.Bir düşünün bakalım neler konuşuluyordu, şimdi neler konuşuluyor. Uyuşmuş gibi oturuyoruz sadece. Kendimizi geçtim artık, doğmamış ,doğacak çocuklarımız için bile saçma sınırlarını koyuyorlar. Ne zor bu ülkede yaşamak, yaşatmak ve doğurmak.. Ne zor..

Bu arada dünün bir özelliği daha vardı.Dün günlerden neydi? 29 mayıs.29 mayıs ne mi? İstanbul'un fethi. Yok yok Atatürk'ün yaptığı değil,onları kutlayamıyoruz biliyorsunuz. Fatih Sultan Mehmet'inki. Hani müslümanlar hristiyanların elinden kurtardı ya şehrimizi , o gün işte. TRT1 de canlı yayınladı törenleri ne güzel oldu. Şenlikler pek güzeldi. Mehter takımı filan vardı. Takım elbisesi olmayan, az bıyıklı bir çocuk sunuyordu gösterileri.Çocuğu tanıyamadım da ,o bıyıkları tanıyacağım bir yerden....aaaaa başbakanımızda da yok muydu onlardan?

**Nuri İyem'in kadınları

29 Mayıs 2012 Salı

Ajda olmanın bedeli

Her insan elbet bir gün yaşlanacak ancak eğer dişi iseniz hayatın akışına karşı durmak için kanınızın son damlasına, cüzdanınızın son kuruşuna kadar savaşmaya yemin etmişsinizdir. Ben de bu durumu inkar etmiyorum. Geçen hafta, konuya daha profesyonel bir gözle yaklaşmak için bir dermatologa muayene oldum. Kendisi benim 15 yaşımdan beri yaptıklarımı takdir etse de yanlış yaptıklarımı da bir güzel yüzüme vurdu. Beni 2 haftalık bir küre aldı. Krem kullanım süresi 2 hafta ancak cüzdanımdaki deliği bir çift maaş ancak kapatacak gibi görünüyor. İflas bayrağını açtım, açıyorum. Kullandığım ürünlerin bir çoğunun markalarını ilk defa duyuyorum. Bu nedenle bir araştırma yapmak şart oldu . Sadece ürünlerin içeriği, kullananların görüşleri değil , hayvanlar üzerinde test edilip edilmediklerini de görmek gerekiyordu. Bu nedenle PETA ciddi bir kaynak oldu. Size burada hayvanlar üzerinde yapılan testlerin fotoğraflarını yayınlamak niyetinde değilim, o ruh haline sahipseniz google görsellerde aratın.Benim tavsiyem kullandığınız markaları şurada bir aratın. "Companies that do test on animals" kısmı hayvanlar üzerinde test yapmaya devam eden markaları listeliyor. Belki siz de bu sektöre bilmeden katkı sağlıyorsunuzdur.Aşağıda PETA'nın web sitesine göre, hayvanlar üzerinde deney yapan bazı firmaları listeledim, aklınızda olsun.

Acuvue, Neutrogena, ROC (Johnson & Johnson)

Always (Türkiye'de Orkid), DDF, Dolce & Gabbana,Escada,Gucci, Head & Shoulders, Hugo Boss, Lacoste, Max Faxtor, Olay, Pampers, Pantene(Procter & Gamble)

Avon

Axe, Dove, Lux, Ponds, Vaseline (Unilever)

Biotherm, Cacharel, Garnier, Giorgio Armani, Kerastase, Kiehl's, Lancome, La Roche Posay, Maybelline, Vichy (Loreal)

Calgon, Veet (Reckitt Benckiser)

Chapstick (Pfizer)

Colgate- Palmolive Co

Estee Lauder 

L'Occitane

Shiseido

25 Mayıs 2012 Cuma

It's friday


Çok ilginç değil mi?
Ne yazıkki nereden bulduğumu hatırlamıyorum :(

24 Mayıs 2012 Perşembe

Düğününüzde Ugg giyin


Tabi Alaska'da karların üzerinde evleniyorsanız ki bence o durumda bile gelinliğin altında kalıp görünmemeleri gerekir. Onun dışındaki tüm düğünler için sadece "yapmayın" diyebilirim.

19 Mayıs 2012 Cumartesi

19 Mayıs

Atatürk'ü anma gençlik ve spor bayramımız kutlu olsun.Ata'mızı anmamıza izin vermeseler de...

18 Mayıs 2012 Cuma

It's friday


Büyüdükçe insanın kendi kendine eklemesi gereken erdemler olduğunu düşünüyorum. Küçükken ailemizin bize vermeye çalıştığı yalan söylememek, büyüklerimize saygı göstermek, küçüklerimize yardımcı olmak gibi özelliklerin Vol.2 kısmını büyüyünce kendi kararımızla almaya çalışmamızdan bahsediyorum.Bu sayede insan gelişebilir gibi geliyor bana. Bu biraz da kendini tanımakla ve zayıf noktalarını bilmekle alakalı olsa da genel geçer doğrular da yok değil. Büyüdükçe ben insanları yargılamamaya çalışıyorum. Bunu neden böyle yaptı, böyle yapması gerekirdi diye düşünmüyorum hiç. "Gerekmek" diye bir kavramı silmeye çalışıyorum. Herkes özgür çünkü istediğini yapmak ve söylemek konusunda. Bu kavramı silmenin bonusu kıyaslamayı da bırakıyor oluşunuz. İnsanların fiziksel özelliklerinin dışında manevi niteliklerini de kıyaslamamaya çalışıyorum. Bak bu insan beni şu şu günümde aramıştı ama o aramadı durumuna getirmemeye çalışıyorum. Ne kendimi ne de başkasını cendereye sokmamaya çalışıyorum. Böylece dönem dönem değişen favori insanlarım olmasındansa her zaman benimle birlikte yürüyecek insanların etrafımda olmasına çalışıyorum. Buna ek olarak da favori olmamaya bu kalıplara sokulmamaya da çalışıyorum. Hala çalışıyorum o da ayrı mesele. Ben oldum dememek böyle bir şey olsa gerek. :)

It's friday görseliyle bağlantı kurup kurmamak size kalmış ;)

17 Mayıs 2012 Perşembe

Bugün benim kedim öldü


Dün sokakta buldum. 1 ya da 2 günlüktü. Ölmüş 4 kardeşinin yanında miyk miyk bekliyordu. Anne yok, beklenmeyen hayvanlar ayağını kanatmış, yüzünde bir yerlerde yine kan var. Önce bir veterinere gttim. Elimdeki fare kadar hayvana bakmadan "bende cok var, isterseniz günlüğü 40 TL ye bakarım. Hadi size özel 30 TL olsun" dedi. Bir başkası yine aynı tavır, mırın kırın. Veterinerlere hipokrat yemini ettirmiyorlar da ondan böyle kaşar olmuşlar. 45 TL ye bana prematüre hayvanlar için olan mama ve hayvanın ağzından 10 kat büyük ucu olan biberonu sattı, "birşey olursa arayın" dedi beni postaladı. Elimdeki hayvana bile bakmayan adama emanet edemedim zavallıyı. Sevgilim eve elimde ayakkabı kutusuyla gelince işkillenmişti zaten, ben de beklentisini boşa çıkarmadım "misafirimiz var" dedim. Sonraki hikaye çok tahmin ettiğinizin dışında değil. 3-4 saatte bir beslemeye çalışma "bu böyle olmayacak" diyip damlalık alma, yeniden besleme, çişini yaptırma, kalorifer peteğinin yanına koyma, yanına sıcak su dolu şişe koyma falan filan. Gece 1 e geliyordu saati 3:30 a kurup yattım. Gerek kalmadı , o beni 2:30 da uyandırdı. Biraz daha beslemeye çalıştım, sıcak suyunu soğumuştur diye değiştirdim. 5:30'da yeniden uyandım baktım çok güzel uyuyor, 1 saat sonra uyandığımda beslerim dedim. 1 saat sonra uyandığımdaysa hareketler iyice yavaşlamıştı. Biraz beslemeye çalıştım ama o nefes almaya çalışırken bunu yapmamam gerektiğini hissettim. Zaten 10 dakika sonra da ellerimde ölmüştü. Daha önce de yaşadım ben bunu. 3 hafta "kendimce" bakmaya çalıştığım kedi ölünce, ben günlerce ağlamaktan şişince dua etmeye başladım bir daha böyle birşeyle karşılaşmayayım diye ama eve girerken çocukların yere çömelip birşeye bakmasından anlamıştım başıma gelecekleri. İnsan nasıl 10 saatte bir hayvana alışabilir? Alışıyor işte. Hatta kendini suçluyor. Eksik yaptım. O damlalığı daha erken alacaktım. 2 saatte bir besleyecektim. 5:30 da uyandın işte salak yine deneyecektin. İşte bu nokta iki ucu boklu değnek. Ben o hayvanı eve almadan, onu yaşatmaya çalışmadan yapamam. Ölürüm ama onu orada öyle terkedemem. Eve aldığımda yaşatamazsam da vicdan azabından duramam. Bu işin bir çıkar yolu olmalı ama yok. Sadece şunu söylemeliyim; o kediyi orada ölüme terketseydim onun ağırlığını kaldıramazdım. Bu günlerde etrafınıza daha dikkatli bakın. Bebek kedileri gördüğünüzde ya gerçek annesini ya da süt anne bulmaya çalışın. İnsan gibi bir veteriner bulmaya çalışın. Hiç biri olamıyorsa da lütfen ve lütfen onu orada terketmeyin. Alın, deneyin, yaşatmaya çalışın. Bunun ifadesi hayvan severlik değil, iyi kalplilik hiç değil, bu tamamen insan olmakla alakalı. Bir insan yavrusunu terk etmeyeceğiniz gibi hayvan yavrusunu da terk edip gitmeyin.

Keyfim kaçık bugün. Bebek kedi-ki adını Puma koymuştuk adından güç alsın diye-kardeşleriyle beraber apartmanın bahçesine gömüldü. Maması, damlalığı ve biberonu ise bir sonraki denememiz için dolaba kaldırıldı. Nasılolsa insan olmaktan vazgeçmeye niyetimiz yok.

Son bir ricam var; "ama veterinerleri yanlış tanımışsınız" diye ya da "sen elinden geleni yapmışsın" diye yorum yazmayın. Bana iyi gelmiyor. Bir yeterince veteriner tanıdım, iki bundan hiç birimiz emin olamayız. Yaşatmak için şöyle şöyle yapmalıydın yorumlarınızı ise tamamen kendinize saklayın.

Foto öylesine. Grace Kelly'i en az Jackie Onassis kadar beğenirim. Bir Oscar töreninden önce Audrey Hepburn ile sahne arkasında.

14 Mayıs 2012 Pazartesi

Sonunda...

Sonunda....Çok hakettik, çok çabaladık, çok inandık en önemlisi çok savaştık. Gerçek bir savaşın içinden çıkıp o kupayı kaldırdık. Rant için "hatır kupası" da oynatsalardı yine o kupa bizim olacaktı.

ŞAMPİYON GALATASARAY

Söylenecek çok şey var ama gün bizim günümüz. Sadece sarı kırmızı konuşmak lazım. Federasyonla ilgili ise post değil kitap yazmak lazım. Onlardan kurtulduğumuz gün bayram olacak tüm Türk futbolu için.