26 Şubat 2010 Cuma

Shut-Up!!!

Cuma gunlerinin en buyuk keyfi post-askımemnu by Mrs. Muge ama dayanamadım ben de yazıcam 3-5 kelime.

Nihal'in agzını burnunu kırasım var.Behlul'e her msj geldiginde "kimmis?" , her aramada "ne olmus?".Öldürücek bu kız beni.Adam dinlemicek amca mamca Antartika'ya kacıcak bundan kurtulmak icin.Self-space diye bisey duymadın mı anacım sen? Bi huzur versene insanlara.Sana ne kimse kim.

Ayrıca yedi bitirdi beni babasıyla nişanlısını beklerkenki halleri "Niye açmıyo? Merak ettiğimizi bilmiyor mu? Niye gelmiyor? Niye bu adam böyle yapıyor?" Bildigin yeteeeeeeeeeer diye bagirmisim tv karsisinda.
Nihal bi sus ya, bi sus yaaa...Pij ettin dizimi..:(

Hic Abundant Leones*


Soylenecek cok sey yok aslında.Ne penaltıdan bahsedicem, ne hakemden, ne Canerden, ne de Elanodan.Susuyorum cunku onumuzdeki seneyi bekliyorum, merakla, umitle, heyecanla..

Her kosulda Galatasaraylıyım.Sadece Galatasaraylı olmak bile bir gururdur.

*Here lions abound.

25 Şubat 2010 Perşembe

Google'a Soralım, Cevabımızı Alalım Vol.1

Yeni bir seriye başlıyoruz canlarım.Bir kelime girdiğimizde Google bizden cümleyi nasıl tamamlamamızı bekliyor.Google denen zavallı arama motorunun hangi dertlerimize deva olabileceğini sanmaktayız.
Google'a "nasıl" dedik, Google dedi ki ;

Türk insanı çocuk sahibi olamıyor.Hamile kalmayı beceremiyor.Öpüşememesi sonucu zaten bir halt başlatamadığından sevişmesi de mümkün olmuyor.Bebekleri de leylekler getirmediğine göre sonuç alamıyor.Bi de kalkıyor, utanmadan Google'dan medet umuyor.Google aranızda mı yatıyor?

Bi de tabi fiks sorun; Türk insanı mantıları börekleri götürmekten kapılardan geçemiyor.Sonra "aman Google ,canım Google".Yemezler güzelim ya da en azından yememeliler.Bebek mevzusu poponu kaldırmak zor geldiğinden hallolamıyor olabilirmi?

Gitmekle ilgili soruyu çok anlamadım.Evden mi gidecek, yoksa başını alıp uzak diyarlara mı gitmek niyetinde kararsızım.Ancak her iki koşulda da araba, uçak, tren, olmadı bisiklet, taksi vs yardımcı olabilir.Zira Google'ın şöför göndermesi beklenmemeli şu durumda.

Kilo alma kısmı çok gereksiz olmuş.Zira yemek yemek + yan gelip yatmak suretiyle karpuzları büyütmek çok kolay .Kilo alanlar alamayanlara anlatsın lütfen.

Emeklilik, sahil kasabası, bağ,bahçe ..Bunlar herkesin hayali tabi... de emekli olmak için de çalışmak lazım.Google seni işe almaz.Kazara alırsa da emekli olmak istemezsin zaten.Google'ın ofisini görsellerden bi arat istersen, anlarsın.

Bknz. ikinci paragraf.Yeme diyorum, kime diyorum??

Aman beeeee....taktin, bebek de bebek!! Leyleklerle olmuyor bu işler.Yanaş bakalım kocana azıcık.Şöyle bi "Beyim hoşgeldin" de.Süzül şöyle bi karşısında.Ha şöyle, aferin.Olacak ..olacak...Ayrıca, takılma nefes mevzularına.Akciğer, burun falan takılıyor onlar kendi kendilerine.Öğrenip de ne yapıcaksın? Senin daha önemli işlerin var şu an.Başka organlara konsantre olman lazım.Aferiiiin..Öhö-öhö.Şşşşş..Sizi arka odaya alalım isterseniz??

Her derde deva Google, bir derdimizi daha halletti sevgili seyirciler.Bir başka "Google'a soralım, Cevabımızı alalım" köşemizde daha buluşmak dileğiylenn..esen kalın efenim.

729-730-731-732-733 Burdaaaaaaa

24 Şubat 2010 çarş günü saat 13:00 itibariyle İstinye Park'ta ne vardı? Bildiniz, Vogue şenliği.
Her moka maydonoz BB rahat dururmu? Durmaaaaz.

Kardeşim fink atmak için yine İstanbul'da.Ben de kendisine rahat vermemeyi hayatımın amacı kabul etmişim.Salı günü aradım, dedim böyle böyle,"bak gidiosun , karışmam"."İyi beeee" dedi.İşimi şansa bırakmadım, dün öğlen bi daha aradım "unutmadın di mi?" dedim."Unutmadım ulan unutmadım" dedi. Saat 16:30 civarı ben ve kankilerim için satın alınmış efsanevi 5 sayının haberini aldım.729-733 arası bendedir, cümle aleme duyurulur.Ararsanız, haberiniz olsun.

Son telefon konuşmamız, Vogue larima kavuşmam için kardeşimin beni canımdan bezdireceğine işaretti;

-BB, sayende kel ve bıyıklı bir adam olarak o sıraya girdim, elimde ansiklopedi gibi 5 tane dergiyle İstinye Park'ta markalar caddesinden arabaya yürüyorum. Karizmam sıfır. Ağzına mıçıyım.

Kardeş için herşeylere değer ama di mi?? :))

Foto; Iconjane

24 Şubat 2010 Çarşamba

Natural Born Killer

Dün, işyerinden bi arkadaşımın doğumgünüydü.Pasta üflendi , alkışlandı filan..Pasta servis yapılacak.Aaa bıçak almayı unutmuşuz."Ben gider alırım" dedim.Bıçağı bir katil edasıyla sapından ters tutar şekilde ofise dönünce çok dalga geçtiler benimle.Keşke burayı okusalar da anlasalar mevzuyu, yazık oluyordu az daha hepsine farkında değiller.

Benim içimde bir Natural Born Killer yaşıyor sanırım.Mesela uçurumun kenarında mı yürüyorum, ilk aklıma gelen "Aşağı atlasam ne olur?".Ya da yanımda biri varsa onu atsam ne olur.Ya da otobanda kaptırmışım gidiyorum, parmaklarım el freninde dolaşmaya başlıyor; Bi çekiversem ne olur? Direksiyonu aniden 90 derece kırıversem ne olur? Öndeki arabaya geçirsem ne olur?..Bıçak da böyle bir durum.Karnıma saplayıversem ne olur? Örnekleri çoğaltmak çok kolay; balkondan aşağı sarkmak, merdiven çıkmak vs vs.

Bunu öğrenen kankilerim, sevgilim, kardeşim vs. gecenin bir yarısı keserim onları diye benimle aynı evde kalmak istemeyebilir bundan sonra.Korkmayın canlarım, tutuyorum kendimi :) Bu yazıyı yazarken bile heyecanlanıyorum ama çok da önemli değil bence.Katil olmak isteseydim çoktaaaaan olmuştum.

Çığlık tablosuyla ünlü Edward Munch'la doğumgünümüz aynıymış.Bu bir işaret olmalı.

Nan-nan, nan-nan, nan-nan...

Mutlu Mutfak Önlükleri


Herkes aynı di mi? Aynı giysiler, yemekler, zevkler...Kişiye özel işler bu yüzden önemli benim icin.Sadece bana özel, tek..

Nihan da farklılık yaratmak icin varolan neferlerden.Birsürü soru soruyor size önce.Fiziksel özellikleriniz, sevdiğiniz renkler, zevkler, hikayeniz.Sonra başlıyor sizi size anlatmaya. Öyle güzel önlükler çıkıyor ki ortaya, içiniz ısınıyor.

Nihan'ın mutlu mutfak önlükleri burada ; www.mutlumutfakonlukleri.com

Bu da Nihan'ın blogu

23 Şubat 2010 Salı

Timsahspor


O diil de, siz nasıl bir taraftarsınız ki kendi futbolcunuza sahip çıkmak varken, adamı ağlatıp oyundan cıkartıyorsunuz?

Ve Daum, sen nasıl bir teknik direktörsün ki taraftar Semih'i istedi diye el kol yapıyorsun, sonra dönüp hiçbirşey olmamış gibi Semih'i oyuna alıyorsun?
Arada geçen zamanda Aziz Paşa aramış olabilir mi seni acıba?

-Chris, üzme taraftarımı, bak çok fena olur!!

Espadrille


Bu yaz bunlardan istiyorum.Krem, lacivert bi de ucuk sari..

Cocukken Cesme'de heryerde satılırdı.Butun yaz ayagımızdan cıkarmazdık.Fıstık yesili vardı bende.E peki simdi nereden alıcaz??

22 Şubat 2010 Pazartesi

BB'nin cuma gecesi ateşi


Bitanecik Iphone'umun kilitlenip yüreğimi ağzıma getirmesi, cuma gecesi evde otururum sinyali vermişti bana aslında.Malum, ev telefonum yok benim.Dış dünyayla tek bağlantı şu teknolojik alet.Çat diye kilitlendi.Sonrası..iphone website ve reset arasında geçen 30 dk da kankilerimden paranoyak olanın meraktan çatlaması + poker esnasında sevgilimi araması + sevgilimin beni merak etmesi + kapıcıyı araması + kapıcının gelip kapıyı yıkması + evde tayt ve t-shirtle oturan BB'nin kapıyı bir süre acamaması sonucu oluşan apartman içi şenlikli durumlar + süleymancık kapıcımın sevgilimi abim olarak nitelendirmesi + benim kıkır kıkır kapıyı kapatıp hazırlanmaya devam etmem ve taksi çağırmayla başlayan girls' night.

Aslında amaç kızkıza eğlenmekti, yer hiç önemli değildi.Baya da kalabalık olmuşuz ne güzel.Kızlar önceden gitmiş, bistroda yerlerini almışlar, içkiler gelmiş gitmiş, bistro en önde olduğundan bizi kimse rahatsız edemez , bizbizeyiz.Tabi tabi..Başka bir boyutta belki.Murat Boz konseri bu.Biz laf olsun takılalım diye gitmiş olabiliriz ancak gelen 15-19 yaş arası, ellerinde fotoğraf makinalari en önde avaz avaz "Muraaaaaaaaaaaaaaat" diye çemkiren, leş gibi terli kadınlar matinesi kalabalığı tamamiyle Murat Boz'u yemek üzere oradaydı.Üstüne üstlük, savaş alanına çok yakın olduğumuzdan arada bizim de kaynamamız çok muhtemeldi. Yapış yapış kalabalıktan daral geldiğinde 3. şarkı falan olmalıydı ki hep beraber taburelerin üzerine tünedik.Evet , hala dizlerim ağrıyor ama en azından önümdeki şişkoyu gebertmedim, hapislerde çürümüyorum.

Şunu farkettim; Murat Boz isterse bir ülkeyi fethedebilir."Ordularım, Yunanistan'a dalıyoruz, ileriiiiiii" dese ülkedeki dişi çoğunluk canhıraş atacak kendini cephelere.Öyle bir gücü var adamın.Kişisel fikrim ; beğenirdim ben bu adamı, hoş falan hani karşıdan.Ama o "beni siz yarattınız canlarım, hayranım ben size, öpüyorum hepinizi" şeklinde değiştirdiği şarkıları, öpücük göndermeleri filan mevzuyu yavşaklık boyutuna taşıdı.Gözümdeki imajı "yakışıklı şarkıcı" dan "yavşak yeni yetme" ye geçti.Bu nedenle bir sonraki Murat Boz konseri, laf olsun diye bile olsa beni ilgilendirmeyecek.

Tabi bendeniz hep bu kadar sağduyulu değildim.13 yaşında falandım, Tarkaaaan diye en önde çığlıklar atıyordum.Tabi sonrası geldi; Sting konserine başka bilet bulamayıp tek başına gitmeler, karaborsadan bulunan biletin en önden çıkması sonucu "Sir" le gözgöze şarkı söylemeler, Bryan Adams konserinde gitarist Keith Scott tarafından kolumdan çekilmesi sonucu kendini sahnelerde bulmalar, Keith'i öpmeler ancak kulise kaçan Bryan'a yetişememeler..Böyle yazınca benden çok sağlam groupie filan olurmuş aslında.Ah aaaahh.. yabana gittim valla.Şu an beni eskisi gibi zıvanadan çıkarabilecek tek grup var, o da Coldplay.Onları da izlemeden gidersem, gözüm açık gidecek ey ahali.

19 Şubat 2010 Cuma

You've made my day, young man

Az önce yemeğe giderken pislikten rengi görünmeyen, çamurdan plakası bile okunmayan arabamı tertemiz buldum.Hatta arabamı tanımadım, şirkete misafir gelmiş zannettim.Bizim şirkette şöförler sadece patronların arabalarını yıkarlar.Onlar yıkamaz, söylesen de yıkamaz.Mobil yıkamacı da gelmiş olamayacağına göre..

Gerçek, yemek sırasında anlaşıldı.Her sabah yanından geçerken "Günaydın, kolay gelsin" dediğim ve muhtemelen benden başka kimsenin yüzüne dahi bakmadığı, en az 67-68 yaşında, 3 parmağı olmayan ama her işi de yapmaya çalışan yaşlı bahçevan yıkamış arabamı."Bi su tutuverdim" dedi bana.Sarılıp öpecektim adamcağızı.Arabamı yıkadığı için değil, insanlığın, karşılık beklemeden iyilik yapmanın hala önemli olduğunu bana hatırlattığı için, günümü aydınlattığı için.

Hayat ne kadar ilginç di mi? 3 saat önce sıkıntıdan "içim"den dökülenlere karşılık, önüme bambaşka birşey çıkıveriyor, aniden bir mail geliyor, yeniden gözlerim parlıyor.

Sanırım mutluyum :)

Vogue Türkiye


Annemle dün akşamki telefon konuşmamız;

-Vogue geliyormuş önümüzdeki ay. Gözünaydın
-Evet ya, evet yaaaa :)))))) Şükür kavuşturana.

Sanki bir yakınım uzak yerlere gitmiş de geri geliyormuş ve asla beni bırakmayacakmış gibi hissediyorum.Biliyorum , deliyim , uzatmayın.

2 tane alıcam .Birini tepe tepe kullanırken, digerinin paketini bile acmadan "ilk sayı" diye anıtını dikicem.O kadar beklemişim sonuçta.

To Vogue;
Carrie misali - Hello lover :)

İçim

Bazen anlaşılamadığımı hissediyorum.Kendimi parçalarcasına anlatsam da anlaşılamadığımı, anlaşılamayacağımı..Zorlamıyorum da artık.Sen beni şu zaman çok iyi anlamıştın ama ben seni anlayamamıştım diye muhasebeleştiremiyorsun da bu işi.Senin hanene bir artı...olmadı benimkine iki eksi.. Çok üstüste anlamadın sen beni , cezan; bir eksi daha..

Kimse kimseyi anlamak zorunda değil.Sizi en iyi anlayan da bir noktaya kadar anlar zaten.Yanlızsınız her koşulda.En baştan kabul etmişim zaten ben bu gerçeği.Zorlanmamam lazım ama zorlanıyorum.Uykularıma giriyor.Sabah dişlerimi fırçalarken maili nasıl yazsam diye düşünüyorum.Söylemek istediklerimin tam tersini söylüyormuşum gibi geliyor bazen.Ya da çok ince düşünüyormuşum gibi.Başkası olsa zittiret der geçer, daha bile kıymetli olur belki de.Ben diyemiyorum ya,ondan yiyip bitiriyorum kendimi.Halbuki ben takılmam bana yapılanlara.En majör hatalarda bile soru sormam, "neden" demem, "vardır bir sebebi" derim. Üstüme gelindikçe kendimi savunmanın yolu huy değiştirmekten geçecek gibi geliyor.Muhasebe yapmak lazım sanırım.Neyse boşver..Daha en baştan dedim ya, zorlamıyorum artık.

Anlaşılayım diye yazmadım bunu.Üstüne alınanlar olsun diye hiç yazmadım.Yorum da istemiyorum, soru da..Açıklama da yok.İçimi açtım, döktüm, kapattım.Bitti.

18 Şubat 2010 Perşembe

Romantik Komedi


Şu Rİ yazımı en üstte görmekten bıktım.Sinirlerim bozuluyor baktıkça.Yerini daha güzel birşeyler alsın istedim.İsteğim gerçek oldu.Dün Romantik Komedi'ye gittim.

Evet , Amerika'da geçen milyon tane romantik komediye çok benziyor.Tamam, sonunu tahmin etmek hiç zor değil.Ama o kadar eğlenceli ki, filmden yüzünüzde kocaman bir gülümsemeyle çıkıyorsunuz.Gerçekten amaç sadece kafa yormadan hoşça vakit geçirmekse %100 doğru tercih.Gürgen Öz 'ü izlerken karnınıza ağrılar giriyor gülmekten.Canım sıkıldığında kendimi motive etmek için kullanmak isteyeceğim Love Actually, SATC vb filmlerin yanına DVDsi eklenir, daha sonraları da keyifle izlenir.

Yönetmen bey , Sayın Ketche'den rica etsek , bizi üzmeden 2. sini de çeker mi acıba??

16 Şubat 2010 Salı

Bazen bu ülkede uzaylı gibi hissediyorum

Malumunuz beklenen oldu, Recep İvedik 3 gecen cuma vizyona girdi.Üstelik beğeni kriteri çok yüksek!! olan Türk halkını tatmin edebilmek amacıyla her sinemada 2 ya da 3 salonda birden gösteriliyor.Sayesinde izleyemediğim ve bir çok insana göre "trişka" olan bütün filmler vizyondan kalktı.Recep İvedik'in bu olaylı girişinden sadece Avatar'in kurtulacağı garanti.E oscar adayı, o kadar da torpili olsun di mi?

Buraya kadar anlattıklarımdan filmi izlemek istediğimle ilgili minicik de olsa bir umudu olan okuyucuyu bu noktada düzeltmek isterim; asla izlemeyeceğim!! 2 saatimi hayatta en iyi yaptığı şey küfür etmek olan, terbiyesizliğinin, bilgisizliğinin, kültürsüzlüğünün erdem sayıldığı, bana hiçbir şey katmayan bir karaktere harcayamam malesef.Diyeceksiniz ki "amaç gülmek zaten".Tamam kabul, amaç hoş vakit geçirmek, gerisi boş.Ama ben gülmüyorum, aksine sinir oluyorum.Denemedim mi sanıyorsunuz? Arkadaşım, Recep İvedik 1 için koskoca salonda zar zor yer bulup günler öncesinden yer ayırtınca onu kırmamak için gittim, izlemeyi denedim. Daha önceleri de yabancılamıştım etrafımda olan biteni ama hiç bu kadar uzaylı hissetmemiştim. Sadece "Apış arası kokiyiiiiii" lafına 200 kişi aynı anda yerlere düşecek kadar gülerken, ben yanımdaki kızın histerik kahkası esnasında beni tepmesine sol aparkat mı çıkarsam , osmanlı tokadı mı çaksam diye düşünüyordum sadece.

Espiri yapmak bir yetenektir. Rahatsız edici insani özellikleri aşırı derecede abartarak tek bir tipte toplamak, sonra da ona belaltı 2-3 laf ettirmek işin kolayına kaçmaktır. Türk insanı kolayı sever, düşünmekten hoşlanmazsa, sonuçlarına da katlanır.Okumazsa, sormazsa, sorgulamazsa kat edeceği yol Recep İvedik 3 ile Recep İvedik 4 arasındaki dümdüz otoban olacaktır.

15 Şubat 2010 Pazartesi

Eye of the tiger

Çin takvimine göre bugün yeni yılın, yani Kaplan yılının ilk günü.
Mutlu Yıllar :)

Bu yukarıdaki resim de Çincede şans anlamına gelen FU kelimesinin yazılışı.

Kredi mi alsam , naapsam ??

Para biriktirmek amacıyla tam kendime bir hedef belirliyorum, bi bakıyorum başka bişey görmüşüm, bu defa da ona aklım gitmiş.
Anladım ben anladım, kıllığına yapıyorsunuz.Quantum yine üstüme oynuyor benim.
Mulberry Alexa da iyiydik biz, nerden çıktı bu Miu Miu yaww?? :((

Ali Sami Beylerin, Hasnun'ların, Metin'lerin ahvadıyız..


Sabah ofise geldiğimde "Sonunda lideriz" diyecekken, "Sonunda şampiyonuz" dedim.
Allah mı söyletiyor acaba ? :)

12 Şubat 2010 Cuma

Gelecek de bir gün gelecek




Oğluma mezuniyet hediyesi bundan alıcam
Sonra kendim kullanıcam..
Audi / Shark
Design by Kazım Doku

Fendi Fondü


Ben ayakkabıda platform burun pek sevmem.Ayakkabının kibarlıgını bozar bana gore.Tahammul edilebilir az bir olcusu vardır, o da cok yuksek topuklu olanlarda rahat etmek maksadıyla kullanılabilir.

Peki butun bunlara ragmen , Fendi SS2010 daki bu ayakkabılara aşık olmak da neyin nesi??
Şiştt, sen!..Bej olan, hastayım sana!!

11 Şubat 2010 Perşembe

Bazen öküzle öküz olacaksın arkadaş


Sevgililer günü mesajlarını yazdım da aklıma geldi; bir de banka, sigorta vs tacizleri var.Bu konu daha da beter çünkü firmalar bu mevzu hakkında size bilgi vermek icin mesaj ve mail gibi dünyevi nimetleri kullanmıyorlar.Onun yerine, seslerinden anladığım kadarıyla pembe yanaklı, lüle lüle saçlı minik meleklerin sizi aramasını sağlıyorlar, kurtulmak da o kadar kolay olmuyor.Hele benim gibi "yazık şimdi bak saygısızlık etmiyim, bekliyim anlatsın" filan düşüncesi içerisindeyseniz,cehennem azabından beter oluyor sonrası.

3 hafta kadar önce Boyner Back-Up'tan bir yetkili aradı , "Bir maruzatım olacaktı" dedi."Musait değilim" dedim, kapattım.Zavallımın bir sonraki araması amcamın cenaze törenine isabet etti.Tamamen boşluğuma denk geldiğinden "Bir cenazedeyim,musait değilim" dedim kapattım.Beyfendi pes etmedi 2 gün sonra tekrar aradı.Bu defa işteydim ve artık ayıp olmasın diye "Musaitim buyrun" dedim.Sonuçta Boyner güzel, Cem Boyner yakışıklı, Boyner Back-Up neden olmasın ki? Beyfendi konuşmaya, yakınlık kurmak amacıyla "Başınız saolsun,yakınınızmıydı?" diye başladı ki fiks müşteri temsilcisi oyunlarındandır.Normalde asla cevap vermem ama bu defa bozmadım,"Evet" dedim "Amcamdı"."Hmm üzüldüm vs vs" diyip mevzuya girdi.Anlattı da anlattı.15. saniye filandı, ben programın bana uygun olmadığını anlayıp "Teşekkür ederim ama" şeklinde cümleler kurmaya başladım.Artık bi zahmet kendisinin de insafa gelip telefonu kapatmasını bekliyorum.Ama beyfendi son kozunu oynamayı ve cami duvarına işemeyi tercih etti;

-Ama BB Hanım bu programın böyle zıvırları, üstelik yanında da şu faydaları var.Üstelik bu sayede dünyadaki açlık sorununa ve küresel ısınmaya da çare buluyorsunuz.
-Gerçekten teşekkür ederim ama istemiyorum.Yormiyim sizi daha fazla.İyi günnn...
-Bi dakka , bi dakka..Dayınızdı değil mi vefat eden?
-@//S?=?$$@@@ ..?????Hayır amcam??!
-Ama bakın BB Hanım, böyle bir programa üye olsaydı belki de başına böyle birşey gelmeyecekti, değil mi ama??

Konuşmayı daha fazla sürdüremedim.Boynumdan yukarı doğru yükselmeye başlayan alevleri ve gözlerimin dolmasını sallamamaya çalışarak, "Bu konuyla ilgili konuşmak istediğimi sanmıyorum" dedim.Eminim kendisi, benim yerime bir başkasıyla bu konuşmayı yapsaydı, hayatında duymadığı küfürleri işitebilirdi, cidden çok şanslıymış.Kendisi de yediği haltın farkına vardı sanıyorum ki telefonu apar topar kapattı.

Eğer gerçekten bu tip şirketler "bize daha iyi hizmet verebilmek amacıyla" müşterileriyle yapılan görüşmeleri dinliyorlarsa, bu arkadaş çoktan kıçına tekmeyi yemiş olmalı.Eğer bu durumdan şu anda haberleri oluyorsa, bundan sonra eleman alırken "insan olmak" vasfını en önde tutmaları gerek sanırım.Ayrıca beni kesseler bir ömür boyu Boyner Back-Up'lı olmayacagımı da eklemek isterim, çok üzgünüm sizin için.

10 Şubat 2010 Çarşamba

14 Şubat Ulusal Sevgililer Bayramı


Günlerdir telefonum hiç susmuyor gelen mesajlardan.Inbox um ise gelen maillerden dünyasını şaşırmış durumda.Yok, gizli bi hayranım falan yok.."Sevgililer Günü" var.

Etraftan gelen duyum ve dayatmalara istinaden bugünün olmazsa olmazları;

-Sevgiliye kırmızı gül.Mümkünse bi hafta önceden filan sipariş vermelisiniz, çünkü sevgilisine 101 adet gül gönderme yalamalığı yüzünden mazallah memlekette kırmızı gül kalmayabilir.Ayrıca normalde ödeyeceğinizin 2 katını filan ödeyeceksiniz , şaşırmayın.Çiçekçiler aporta geçmiş 364 gün bugünün gelmesini bekliyor.Ayrıca herkes gönderiyor sevgilisine , ben farklı olayım da göndermiyim filan derseniz yandınız.Sevgilinizin işyerinde yan masada çalışan salak kıza çiçek gelmiş ve ona gelmemişse, ne yaparsanız yapın sizi asla affetmez, bir ömür de susmaz.
-Sevgiliyle özel yapılmış romantik haftasonu kaçamakları, olmadı konserleri , programları, hiç olmadı yemekleri.Otelde kalmaya niyetiniz varsa yatağınız gül yaprakları içinde, yemek masanız kırmızı mumlarla süslü olmalı.Bu yatağı, masayı hazırlarken canından bezen otel görevlisinin beddualarıyla ne derece hayredersiniz bak onu bilmem işte.

-Yemekte muhakkak kırmızı şarap.Yemek sonrası odada şampanya, yanında çilek ve kalp şeklinde çikolata.Şampanya köpüklü şarap şeklinde ve çilekler de hormondan portakala dönüşmüş olabilir, hiç dert değil.Maksat kızlara "ayy çok romantiktiiiii" diyip kıskandırmak.Bunun için her yol mübah.

-Geldik hediye faslına..Erkek tarafına don,kol düğmesi, puro, kravat vs.Mümkünse en pahalısından, en afillisinden.Kız tarafına artık Allah ne verdiyse, aklınıza ne geliyorsa.Pırlanta, ayakkabı, kürk, pahalı bir çanta, parfüm vs..Hediye sepeti olursa daha da makbul.Amaç yine kız arkadaşları kıskandırmak.

-Giyim kuşam..Erkek tarafı mutlaka siyah ceket, beyaz gömlek.Siyah takım elbise filan olursa daha da iyi.Çakma Don Juan olmak durumundasınız.Kız tarafı o gece için özel alınmış elbise ya da etek-bluz.Pantolon kesin yasak, mümkün olduğunca dişi olmak zorundasınız.Mutlaka gecenin anlamına uygun topuklu ayakkabılar, kırmızı ruj ve kırmızı ojeler.Dış giyimden daha önemlisi iç giyim; kati surette kırmızı iç çamaşırları.Aman ha bu çok önemli.Aksi taktirde sevgilinizin bütün hayalleri yıkılabilir.Kırmızı, dantel, jartiyerli iç çamaşırı.Eteğiniz miniyse jartiyer görünmesin diye çekiştirmekten canınız çıkacak, hava soğuk olduğundan biraz da götünüzün donması muhtemel ama artık katlanın bi zahmet, ne yapın edin, birer takım edinin.Zaten bulmakta pek zorlanmazsınız.Victoria's Secret'tan tutun da en paçoz doncuya kadar herkesin vitrininde mevcut.

-İşi daha da ileri boyuta taşımak isterseniz mumlar, parfümler, banyo köpükleri, masaj yağları, saten çarşaflar, şömine,90'ların en romantik şarkıları cd si şeklinde mevzu uzuyor.

15 Şubat sabahı, sevgiliniz ve siz, koşturmaktan yorulmuş, romantik olucam diye aç kalmış, şampanyayla şarabı karıştırmaktan mideniz ters yüz olmuş, yataktaki gül yaprakları vücudunuzun ışık görmemiş noktalarına kaçmış, yapılmış masraftan dolayı aç köpeklerden hallice ama mutlusunuz.Hadi , hadiiii.....Mutlusunuz , mutlusunuuuuuzzzz.

Ha neydi bugünün çıkış nedeni?..Allahın gavuru Saint Valentine di mi? Adamın yattığı yerde kemikleri sızlamıyorsa ne olayım.

9 Şubat 2010 Salı

Oksijen lazım

Bugün Dünya Sigarayı bırakma günü.

Hala kendine bu kötülüğü yapanlar için düğmeye basma zamanı bence.

Yılbaşından beri sigara içmeyen, feci zorlansa da, bazen gözü dönse de pes etmeyen ve bugün itibariyle 40. günü deviren sevgilimle gurur duyuyorum.

Darısı, zor da olsa hala çabalayan kardeşim ve babamın başına..

8 Şubat 2010 Pazartesi

Geleneksel Yıldönümü Kutlamaları

BB haftasonu neredeydi? Bu fotoda olan yerde..:) İsim yok.İğrencim biliyorum.

Hayatımın en huzurlu haftasonlarından biriydi.Şaraplı , peynirli, usul usul yağmurlu, kedili, şömineli, yemyeşil bol oksijenli, zeytinyağlı, anne kahvaltısı gibi kahvaltılı, müthiş özenli, sakin ve dingin çok güzel bir tatildi.Tam aradığım buymuş.Yepyeni döndüm İzmir'e.

Nereye gittiğimizi bile söylemeden bana sadece valizimi aldırıp yola çıkartan,bütün bu organizasyonu tek başına yapan , bana sadece gidip keyfini sürmeyi bırakan bitanecik sevgilime bi daha teşekkür ediyim mi? E ediyim bence :)
Edit; Tabağın üzerindeki logoyu beybi ve Alis aynı anda farketmiş.Biri "buldum!!" diye bana yorum yazarken , digeri editlenmis fotoyu bana mail atıyormus.Fotoyu yenisiyle değiştirdim.İsteyen soylesin de mail atıyım neresi oldugunu, yorulmayın bari :)

5 Şubat 2010 Cuma

1

You are my fairy tale..

Başbakanımız diyor ki..


Kesinlikle..Bizce de..
:)

4 Şubat 2010 Perşembe

27 Mart 20:30 da ışıklarımızı kapatıyoruz


Tüm dünya saatini kurdu, bekliyor.

1 Milyar insan 100'den fazla ülke küresel ısınmayla mücadele için
27 Mart Cumartesi günü 20:30-21:30 saatleri arasında ışıklarını kapatarak kampanyaya destek veriyor.

Üç yıl önce Avustralya'da başlayan ve tüm dünyaya yayılan Dünya Saati kampanyası, Eyfel Kulesi, Empire State Binası, Mısır Piramitleri gibi ülkelerin ikonu olan yapılarda da uygulanarak dikkatleri üzerine çekti.

Ben de küresel iklim değişikliğinden kaygı duyuyorum demek ve tepkinizi dile getirmek için kampanyaya katılın, değişimi yaratanlardan biri olun.

Kayıt olmayı unutmayın; WWF Türkiye

3 Şubat 2010 Çarşamba

Pirelli vs. Playboy


Terry Richardson pek meşhur bir fotoğrafçı.Aha bu da blog u.

Pirelli de her yıl modellerle/ünlülerle hazırladığı takvimlerle de bilinen lastik markası.Pirelli Calender diye bir fenomen var.Özellikle erkek milletini sürüm sürüm süründürür.Çıplaklık vardır, hoştur, tercih edilir, etkisi müthiştir, güzel demek için erkek olmak gereksizdir.Kızlar da hastasıdır.(Özellikle ben)

Ancak Terry ve Pirelli'nin son koalisyonu bana göre düşük standartlı bir Playboy fotoğrafçısının çektiği ucuz fotoğraflardan ileri gidemedi malesef.Evet 1-2 tanesi tamam , hoş da..Anacım horozun ibiğini yalamanın neyi seksi??? Ya da karpuzu böyle elinde fışkırtıp yalamak, muz ısırmak, hortumla duş almak falan çok eski numaralar değil mi? Bi de ıslak beyaz t-shirt giydirseydiniz kızlara bari.Çıplak olarak yaptığın her aktivite seksi olmak durumunda mıdır ayrıca? Yok mudur ek birseylere ihtiyaç? Bu mudur estetik anlayışınız? Miranda'nın memeleri yeter, styling e ne gerek var??!!

Bütün lastiklerimi Bridgestone alıcam bundan sonra.Pirelli bitmiştir benim için.
Bilmeyenler için bundan bahsediyorum.
Sevgilim sen bakma :)
Foto; Terry's Diary

100. izleyicime hediye


Herkesler 100. izleyicisine hediye veriyor ya , e ben de kıskandım.
Öpüjemmm

Gülü bir gün , seni her gün...


Yaklaşık 10 gündür bende kalmakta olan aile fertlerinin doğal sonucu olarak, yatağımı annemle babama kaptırmış durumdayım.Bu 10 günün yaklaşık 1 haftasında kardeşim paşa hazretleri de bende kaldığından ve "askerden geldi yazıııık" düşüncesi altında evdeki yegane tek kişilik yatağı kendisine tahsis etmiş olduğumdan, salondaki 2 kişilik koltukta yatmak zorunda kaldım.Bakınız 3 kişilik demedim, 2 kişilik dedim.Allahtan tam bir bokböcesi gibi kıvrılarak uyuyorum da sığabiliyorum.Tabi bazı geceler anne sözü dinlemeyip büyük değil de küçük kanepeyi almış olduğum için kendime küfrettiğim zamanlar da olmadı değil.Ama bunu kimselere itiraf etmedim.Paşa, "havayı koklamak" adı altında karılarla kızlarla sürtmek için İstanbul'da olduğundan, tek kişilik yatak bana kaldı.Ancak bu durum, çift kişilik yatakta çaprazlama uyumaya alışkın bünyeme pek bir rahatlama sağlamadı.Gecenin bir yarısı, yatağa sığamamak sonucu açılan kıçım sebebiyle, rüyamda Mustafa Sarıgül'ün uşağıydım.Seçimlerde peşinden koşup milletin boynuna sarı sarı atkılar doluyordum.

1.Rüyaların tersi çıkar; CHP kongresi sırasında Baykal'la girdiği mahalle ağzından hallice ağız dalaşı nedeniyle kendisinden hiç hazetmem.
2.Benimle yürütülecek bir seçim kampanyası sadece ne yapmamam gerektiğini bildiğim politik duruşumla 1 gıdım ilerlemez, aklınızı başınıza toplayın sayın Sarıgül.
3.Sanırım bir süre sarı renk görmek istemiyorum.
4.Annemler biraz daha gitmezse, bir ileri level olarak yataktan düşmekten korkuyorum. Denedim biliyorum, öyle uyanmak psikolojik açıdan çok fena oluyor.

Bu arada yatağıma kondukları gibi arabama da konmuş durumdalar.Taksi parası vermekten imanım gevredi.Sanırım "Çeşme'de hava da pek güzeldir şimdi" şeklinde B planına geçmenin zamanı geldi.

1 Şubat 2010 Pazartesi

Objesyonlarımın esiriyim

Puffy mimlemisti beni biiirr zaman önce.Unutmadım merak etme ;)

Buyrunuz vazgecemediğim objeler;

Fotoğraf makinam
Barbour um ya da yeni alacagim tüm Barbour lar.
Topuklu ayakkabilarim (Foto sizi yaniltmasin, henuz bir Louboutin im olmayabilir ama azimliyim)
Bi de iphone um

3 olmalıydı ama 4 oldu, idare edin.

MBK siz ne dersiniz bu hususta??