28 Ocak 2010 Perşembe

Sigara

Blog umdan uzaktayım bu ara.Keyfim kaçık.Amcamı kaybettim.

Şunu yazmak için geri geldim;
Hiçkimse acı çekerek ölmeyi haketmiyor.
İyi beslenin, spor yapın, sigarayı bırakın.
Kendinize bu kötülüğü yapmayın ki ölümünüz de yaşamınız kadar güzel olsun.

22 Ocak 2010 Cuma

Holmes


Aslında sinema seyircisi olarak son derece vasat sayılırım, kafama gore takılırım.Yorum yapmak haddim bile değil, o işi kardeşime bırakıyorum.

Ama Sherlock Holmes'u beklediğime cidden değdi.Bana göre yılın filmidir.Guy Ritchie'yi ve tarzını fazlaca beğenmem de bu konuda etkili tabi.Diğer çalışmalarına oranla daha popüler olmasına rağmen, SH kendisinin filmography sinde altın vuruştur, son noktadır.

Ohh Yeah Vol.9 da da izlediğiniz Robert Downey Jr. , Sherlock Holmes rolünde oscarlıktır, budur.

Cidden kaçırmayın.

Married With Children


Babamla 2 dk telefonda birbirimize hal hatır soralım dedik, annemin yaptigi parazit yuzunden kimse birbirini anlayamadı malesef.

-Hayatım üstüne döküyosun amaaaa
-Hayatım şu terliklerini değiştirsene gıcır gıcır ötüyorlar, çok sinir oluyorum.Büssürü terlik aldım sana sen gidip gidip yine onları giyiyorsun. offffff
-Ben de konuşçam BB'yle.Çok önemli bişey söylemem lazım.

Babam da pes edip verdi telefonu anneme;

-BB kardeşini alışverişe çıkarman lazım.
-Tamam anne de 26 yaşında koca adam, ben niye çıkarıyorum anlamadım.
-O gidip gidip kendine daracık kotlar, yırtık pırtık şeyler, mor kazaklar alıyor.Koca adam oldu öyle gezemez artık.(askerden geldi diye heralde)
-Annecim adamın tarzı o, ben napıyım
-Hayır efendim.Gidin adam gibi koyu renk pantolonlar alın, üzerine gömlekler alın.Mazallah o renkli renkli pantolonları iş görüşmesine giyecek, işe almıcaklar çocuğumu.
-:S Tamam annecim tamam.Ben bakarım ona emekli işi bişeyler

Eve gizli kamera koyucam, sonra sit-com diye kanallara satıcam.Paraya para demem.

20 Ocak 2010 Çarşamba

Sanırım vejeteryan oluyorum


Humane Society Of USA , fabrikasyon! hayvan yetiştiriciliği hakkında daha çok şey bilmemizi sağlayacak bir film hazırlamış. Türkiye'deki firmaların farklı olduğunu düşünmek istiyorum:((

Kahramanım olur musun?

Kaç gündür ana haber bültenlerinin baş kahramanı Ağca.Milli katilimiz kendisi.Dün akşam da hem o hem de müritleri!! rezilliğin son perdesinde oscarlık bir oyun sergiledi.Hayranım ben bu memleketin katillerin, şerefsizlerin peşinden gözü kapalı gitme güdüsüne, her silah tutanın-dizi kahramanı bile olsa- sonradan kazanılmış gücüne olan acizliğine.

Ağca, Abdi İpekçi'yi vurduğunda babam benim yaşlarımdaymış.30 yıl sonra kızı, o katilin hapisten çıktığı gün sanki vatanına ihanet etmemişçesine eller üzerinde taşındığını tiksinerek izledi.

Hrant Dink öleli 3 yıl oldu.Benim çocuklarım da onun katilinin baştacı edildiğini mi görecekler acaba?

19 Ocak 2010 Salı

İstiyorum ulen seni

Topla pılını pırtını kaç bana.Söz resmi nikah da yapacaaam , elini sıcak sudan soğuk suya sokmayacaaam.Hadi yavrum.

Patlıcan moru


Nihancım mimlemis beni.Buyrunuz masaustum..

Cok yaratıcı olamıyorum malesef, malum is hayatı :(
Bi de aldanmayın böyle tertemiz olduğuna, misafir geliyor diye topladım.

MRS Muge, masaustunuz desem??

Ablan kurban olsun!!


Bizde bu surattan , dik dik jölelenmiş saçlardan çok var.Her köprü altında ya da arka mahallede görmek mümkün.O nedenle mi bu Beckham cakması apaçi bana tipsiz ve hatta iğrenç gelip de , Armani dahil kalan tüm ahaliye dünya güzeli geliyor acaba??!!

18 Ocak 2010 Pazartesi

Pazartesi sendromu panzehiri

Bende pazartesi sendromundan eser yok bugün, çünkü dün kardeşim geldi :))

Ama olanlar için panzehir;

Serçenin aşkı via dereotundannefretederim

Yalancının Mumu


Benim en kötü yanlarımdan biri saf oluşum.Nevettt!! Fazla naif bir tarafım var malesef, her söylenene inanabiliyorum, tabi eğer kafamın üzerindeki siren ötmediyse.

Sevgili baabında ele alaım mevzuyu."Hayatım şurdaydım da , lastik patladı da, ondan geç kaldım da.."Ok hiç sorun yok.O kadar güvenirim ki , yalan söylüyorsa da kesin yerim.Bi nevi ideal sevgiliyim.
Ancak henüz çok iyi tanımadığım iş arkadaşım vs söz konusuysa, naif BB gidip yerine şüpheci BB geliyor.Çok normal giden konuşmanın bir yerinde, yalan dedektörüm avaz avaz çalmaya başlıyor.Aynı şekilde dinlemeye devam ediyorum ama zamanımı boşa harcamamak adına tepki vermeden konuşmayı bitirmeye gayret ediyorum.Tabi ilgili arkadaşa olan saygımı da tümden yitiriyorum.

Canım nakliyecim mesela ..Pek bir severim kendisini.Kafanızda kısa boylu,kara kuru, ağzında 25 tane diş kalmış ama onlar da çürümüş, saç-sakal birbirine karışmış, gözlerde çapak, leş gibi gezen birini hayal edin.Böyle anlatınca nakliyecimizin evsiz olduğunu anladım, onu da ayrıca ifade edeceğim.Geçen hafta üzerine aldığı işle ilgili olanı biteni ben zaten duymuştum, bi de kendisi anlatmak istedi.Dinledim bozmadan da , benim siren hiç susmadı.

"Ben olmasam o iş hayatta bitmezdi BB Hanım"
"Kamyonun üstüne adam çıktı, dedim hemşerim napıosunn"
"Sonra kamyon çamura battı, çıkaralım diye canımız çıktı, Allah sizi inandırsın valla çok yorulduk BB hanım"
Hmmm dedim boş gözlerle her dediğine.

Adamın hayalgücünün de farkındayım bu arada.Ben kendisiyle haşır neşir olmaya başlamadan önce namını başkalarından da duymuştum.Kendileri amca oğlunun düğününe memlekete gitmiş bir zaman önce.Medeni yerden gidiyor ya, bi de el kamerası almış giderken.Amaç düğünü kaydetmek maksadıyla hava atmak.Buraya kadar bir sorun yok.Geri geldiğinde şirketten hem cinsi bir arkadaşı çekmiş kenara, düğün maceralarını anlatacak ;

-Abi biz şimdi düğüne gittik ya
-Heee
-Orda ben vidyoya aldım ya düğünü
-Heee biliyoz
-Abi benim vidyo bozukmuş yaww. Çıplak kaydetmiş herkesi.Düğün bitti dedik izleyelim.Bi taktık aleti televizyona herkesler çıplak.Benim yenge böyle cıbıl cıbıl göbek atıyor.Rezil oldum ahaliye valla.Nerde yaptırcaz abi bu aleti , sen bilirsin?
-Hönkk!!

Beyfendinin hayalgücü ve karşısındakini ne derece aptal yerine koyabildiği hususunda kendisini tek geçiyor, önünde saygıyla eğiliyorum.

15 Ocak 2010 Cuma

Ohh Yeah Vol.9





Robert Downey Jr. AKA Bay Karizmayı Sherlock Holmes da izliyoruz bugunden itibaren.
Bi de mumkunse Elton John-I Want Love klibini izleyin, benden tavsiye ;)

Saftirik Nihal


Hayranım kızım Nihal sana.Valla hep istemisimdir sevgilimin elini tutarak "babaaaaa bak mızır bana evlenme teklif ettiiiiiiii" demek.Nasıl large sın, nasıl rahatsın tarifi yok.Ben babama bunu soylemek icin 5 gun yemeden icmeden kesilir, karsı karsıya her geldigimizde kıpkırmızı kesilir, sonra da bi yutkunup "babacım valla kotu bi niyetim yok ama sen uygun gorursen .." diye cumleye girerim. Ulen adam kızını veriyor be.Canının yarısı gidiyor.Dannn! diye soylenir mi??Kalbine iner valla.

PS.Canım babam seni cok cok cok seviyorum :)

14 Ocak 2010 Perşembe

Bi bildirimim olacaktı


Dostluk bildirimi aldım Pembe Kiraz hanımdan.Tesekkur ederim sekerim :)

Benim de 10 kisi secmem gerek kurallara göre ama;
Çok dostum var benim, ayıramam ki kimseyi.
"İki satır bisey yazarım , kimse okumazsa ben okurum" derken bussuru dostum oldu.
İyiki varsınız canımcılarım..

13 Ocak 2010 Çarşamba

Aradım taradım bulamadım


Bu elbise Özgür Masur, yedi cihan biliyor artık.
Peki benzerini gören, bilen, duyan, alan, bana tavsiye edebilecek olan??

12 Ocak 2010 Salı

Devlet Memuru (Devleteaus Memurieus)

Genel görünüm:Erkekler için paçaları kısa bir kumaş pantolon, üzerine gri tonlarında v yaka kazak, içine soluk lacivert gömlek ve kel alaka desenli bir kravat.Tercihen kahverengi delik çoraba eşlik eden boyasız altı kalın botlar.Kadınlarda ise ortalamanın çok üzerinde kilo, dizaltı kahverengi etek, üzerine saçörgülü bej sıfır yaka sarkmış bir kazak, ojesiz eller, aşırı ama kötü makyaj,röfleli yapağı saçlar, bi de altın yüzükler ve künyeler.Boy her iki cins içinde 1.70 in altında olmakla birlikte kadınlar kilo nedeniyle daha iri gözükebilmektedirler.

Görev Tanımı:Kadınların asli görevi bir gece önceki dizinin dedikodusunu yapmak iken, erkeklerinki ise birbirlerine misafirliğe gidip bacak bacak üstüne atmak suretiyle çay içmektir.

Çalışma Saatleri:Bu cinsler sabah 9 akşam 1630 çalışıyor bilinmekle birlikte, çalıştıkları yerin özelliğine göre bu süreyi daha da kısaltabildikleri görülmüştür.İşleri bittikten sonra 5 dk dahi oyalanmadan yaşam alanlarına kaçıp saklanırlar.

Hobileri: Vatandaşı saatlerce oradan oraya koşturmak ya da ayakta bekletmek suretiyle sinir etmek.5 karış suratla iş buyurmak.Nezaket kurallarıyla hiç tanışmadığını belli eder şekilde "sen" diye hitab ederek konuşmak.Hiç bir haltı becerememek ancak insanı yormakta sınır tanımamak.

BB bu kadar bilgiyi nasıl elde etti?
6 ay önce taşındığı evin elektriğini üzerine alabilmek için 4 defa gidip sabahtan akşama kadar tam gün beklediği Bornova Tedaş'tan.

Neden 4 defa gitti?
Çünkü BB'nin oturduğu apartmanda 40 daire varken Tedaş aynı apartmanda 22 daire olduğunu iddia etmektedir.Ne şanstır ki BB nin kapı numarası 23'tür!!! Sokakta yatmadığını ispatlamak amacıyla 4. Tedaş ziyaretinde kendisini önce nüfus idaresine oradan da Bornova belediyesine yönlendirirler.Belediye tapu kadastro görevlileri BB nin hayatında görmediği mavi mavi krokiler açarak BB nin evinin yerini işaretler ve kendisine "ablacım senin adres değişmiş" buyurarak eline bi kağıt tutuştururlar.Bu kağıdı nüfus idaresine götüren BB buradan aldığı yeni bir kağıtla Tedaş'a gitse de "yanlış evrak" adı altında nüfus idaresini yeniden ziyaret etmek durumunda kalır.Sonunda Tedaş'takilerin insafıyla elektriği üzerine almayı becerir.

Son durum;
24 kasımda üzerine aldığı elektrik için hiç fatura almayan ve hiç ödeme yapmayan BB 45. aramasında ulaştığı Tedaş yetkilisinden "hanfendü saatinizin üzerinden T1 e basın, gelin bize rakamı söyleyin, biz de fatura düzenleyelim" cevabı alır.Kulaklarından duman çıkarak telefonu kapatan BB başta Tedaş yetkilileri olmak üzere tüm TC memurlarına saygılarını sunar ve elektrik faturasını ödemekten vazgeçer.

Sofra adabı


Yemek yemek dünyanın en keyifli zorunluluklarından biri olsa gerek.Mis gibi hazırlanmıs bir kahvaltının ya da yanında kırmızı şarapla servis edilen biftek ve salatanın keyfi..Mmmm..hic biseyde yok.Ağır , ağır atıştırmak, tadına vara vara.Önündeki tertemiz peçeteye , servis tabağına baktıkca içinin açılması...Keyif budur işte.

Ama galiba benim gibi düşünenler cidden az kaldı çünkü milletin yemek yemesi, sokak köpeğinin çöpü karıştırmasından farksız.En gıcık olduklarımı da öğle yemeklerinde görüyorum,iştahım açılıyor valla.İster şirketin yemekhanesi, ister bir cafe de olayım, hep aynı halt. Üzerinde kaztüyü eşşek kadar mont, onun üzerine çapraz asılmış naylondan çirkin bir çanta, kafa yemek tabağına 12,5 cm mesafede, bıçak-peçete asla kullanılmaz, yalaktan su içer gibi 7 dakikada bitirilen yemekler.Üzerinde o montla kolun kıpırdamıyor , nasıl yemek yiyorsun? Ulan bi düşün! Nereye yetişiyorsun , kadıda bok mu kalmamış? Bi de kızarkadaşıyla falan yemek yiyenler de böyle.Bi dur, 2 çift laf et kızcağızla.Ayrıca kızın kafasındaki imajın bu işte; ha geviş getiren deve ha sen! Yanlız uyursun ömrün boyunca, bak söylemedi deme. Seninle evlenip minik develer besleyeceğine, evinde tek başına pizza söyler daha iyi.

Ben aşçı olsam ve benim uğraşıp didinip pişirdiğim yemeklerin böyle yenildiğini görsem, sokarım kafanı o tabağın içine olur biter.Yemek yemek keyif işidir.Arman Kırım olmana gerek yok bunun için, insan ol yeter.

Yetenek sizsiniz Türkiye


Bizzat gördüm
Bu yaratıcılığa tanık oldum
DIY projelerinin en iyi örneklerinden

11 Ocak 2010 Pazartesi

Terliksi hayvan


Engin Japoncamla tercüme ediyorum;

Terlikte damping!!!
İddia ediyoruz ; Kocanızı evden kaçırmak için birebir.
Bir kez deneyin, en hasta ruhlu ayak fetişistini bile kendinizden soğutun.
Vazgeçemeyeceksiniz!!!

8 Ocak 2010 Cuma

Note to self

Insanın kendine atılan kazıgı unutmasını anlayamıyorum.
Fazla iyi niyeti anlayamıyorum.
3 gün once o insanlar senin gozunu oymaya calısırken aynı insanla telefonda canım diye konusmayı hatta aynı icki sofrasına oturmayı anlayamıyorum.
Bu insan musvetteleri yuzunden hacizden ucu ucuna yırtıp da sonra onlara arkadas ayagı cekmeyi anlayamıyorum.
Bile bile enayi yerine konulmayı anlayamıyorum.
Kafam almıyor, almıyor, almıyor.
Ya ben cidden cok saglam kin tutuyorum ya da cok kotu bi insanım, iyi olmayı beceremiyorum.

Anlamadınız bisey di mi? Bosverin , kendime nottu zaten.
Ilerde kazık yersem, kazık atanı bi kasık suda gebertme gucunu kendimde bulabilmem icin yazdım.Fazla iyi olmanın sadece zarar getirdigini kanıtlamak icin yazdım.Unut(a)mamak için yazdım.

7 Ocak 2010 Perşembe

Moda uğruna ölüm mübah mı?


Öyle bir dünya hayal ediyorum ki tilkiler ve ayılar soğuktan korunmak için sırtlarında insan cesetleriyle dolaşıyorlar.

Çok mu ağır oldu? Yukarıdaki fotografa bir daha bakın ve cevap verin; Gercekten çok mu ağır oldu? Bence az bile söyledim.

Merhamet te bi yere kadar


Şirketimizin hasta ruhlu bir sekreteri var.İlk işe girdiğimde çok iyiydi bana karşı."BB saçını nasıl böyle yaptın?" "Gömleğin ne güzelmiş çalıcam valla nıhahahaha" şeklinde cilveleşiyordu benimle.Taaa ki Gaziantep'ten kargoyla gelen sandaletlerimi kaybedene kadar.Kendisi, benim adıma gelen kargoyu patronumun evine gönderdi.Ben de, bunu kargo yapacak yeri arayıp çemkirdiğimde anladım.Hem Gaziantep ahalisine rezil oldum, hem kargo firmasına, en çok da patrona ve eşine.Saftirik sekreter, yediği haltı anladığından ve benim ona "yıkıl karşımdan" bakışı attığım günden beri bana feci gıcık.Sabah günaydın yok, akşam iyi akşamlar yok.Benimle max. 30 sn lik nezaketten nasibini almamış konuşmalar yapıyor.Misal; "Postan var, gel, al!!" Normalde çok bozulurum aynı iş yerinde kavgalı olma hadisesine, barışmak için numaralar falan gırla gider.Ama bu arkadaşı takmıyorum, umrum olmuyor.Ben onun suratına bile bakmadıkça, o bana daha da çok gıcık oluyor.Ben de bu durumdan ilginç bir şekilde keyif almaya başladım.Kişiliğim değişiyor resmen.Kendisiyle hergün yepyeni maceralara akıyoruz.

Hayır bi de yaptığı işin hiçbiri tam değil.Şirkette "safritik sekreter çok sinirlidir" diye şanı bir yürümüş anlatamam.Patron bile kendi kargolarıyla kendi uğraşıyor falan olabilir, o derece.Ondan bişey isteneceği zaman herkes birbirine bakıyor "ben söylemem, sıkıyorsa sen söyle" diye.O kadar seviliyor ki, 4 yıldır falan bizim şirkette olmasına rağmen, her öğlen tek başına yemek yiyor

İnsanın bu derece sinir bozucu olması için kesin evde bir sorunu olmalıdır bence.Mesela kocası dövüyor olabilir,evde mutsuz olabilir ya da hasta birileri olabilir.Varsa böyle birşey hemen yelkenleri suya indiririm, yardımcı olmaya çalışırım.Üzülüyorum kendisi için çünkü.Bu kadar sinirle ömür geçmez ki? Kapkara olur için, verem olur nalları dikersin valla.

PS. Herkesi yazıyorum ama kendimi de not düşmek lazım.Şirketimde bu aralar beni tam tabiriyle "bitch" olarak görüyorlar.Kendi özel hayatım + gerizekalı nakliyeciyi henüz gebertememiş olmam nedeniyle bok gibi bir suratla geziyorum ortalıkta.Şirkette Cem Yılmaz çalışsa umrum olmayacak, o derece.

6 Ocak 2010 Çarşamba

Ama ilk o başlattııııı..


Küçücük bir kızken, erkekler, bebeğini kıran, oyununu bozan, saçını çeken böcekten farksız iğrenç yaratıklardır. Büyüdükçe o kadar da çirkin gelmemeye başlarlar.Hatta bir tanesi silgini ödünç alsa, bi kalp çarpıntısı olur.Allah allah , nooluyodur ki sana? Yaz akşamlarında minicik şortlarla duvarın üzerinde otururken, onun içtiği koladan içmek için canın çıkar.Ne de olsa arkadaşsınızdır!!

Biraz büyüyüp serpilince karşı sınıfta senden 2 yaş büyük abi pek bi hoş gelir sana.Tenefüse çıkmak yerine karşı sınıfı dikizlemek daha caziptir.Ama o abinin bir sevgilisi olursa, işte o zaman o kızı parçalamak zamanı gelmiştir.Sevdiceğini elinden almaya kimin ne hakkı vardır?

Üniversite dediğinde başlar bu mevzular asıl.Büyüdün ya artık, her istediğini yapmaya hakkın vardır.İçki içmen, gece çıkman, araba kullanman bile yasaldır artık.Aşk mevzuları hem çok karışıktır, hem de çok basit.Herkes kendinden sorumludur.İstediğiyle beraber olabilir, bırakabilir, kaçabilir.Dünya yandı sanırsın o gittiğinde ama gözyaşlarının arasından mühendislikten o çocuğa bakmayı da ihmal etmezsin:)

Mezun olup da çalışmaya başladığında koskocaman bir iş kadınısındır artık.Topuklu ayakkabılar, dosyalar, iş yemekleri, müşteriler.Kendi paranı kazanıyorsun ya, egon tavan yapmıştır.Arada bir, birileri çıkar karşına, hafifçe cilalar egonu ve gider."Süperim, budur" dediğin andır birinin o balonu baaaaam diye patlatması.Evet, cidden aşıksındır artık.

En başa döner ibre bu defa, en baştan başlarsın.Bebeklerin kırılır, oyunların bozulur, saçın çekilir.İşte o zaman anlarsın seni en çok ağlatan, sana en çok aşık olandır aslında ve senin en çok nefret ettiğini sandığın, senin en çok aşık olduğundur galiba.

Bi Not..

Dun aksam abuk subuk yorumlar yazıp sonra da "sıkıyosa yayınla" diyen hasta ruhlu arkadasa sesleniyorum;

"Ohh yeah" klasmanındaki yakısıklı beyfendiler seni mutlu ediyor sanırım, ondan geliyorsun ama kendini tatmin etmen gereken yer burası değil!! Gercegiyle daha mutlu olursun bence , fyi ;)

5 Ocak 2010 Salı

Bi çakıcam o olucak


Aptala yatan ve bu sayede karşısındaki kanının son damlasına kadar kullanan insanlara cok gıcıgım.Bahsettiğim polis gördüğünde vizesi bitmiş araba için Ceyda ve Esra kardeşlerin 3üncüsü gibi "aaaa vize mi yapılıooo arabalaraaa??" diye sormak değil.Ki bu soruyu aynen bir gerizekalı edasıyla sormuslugum ancaaaaaaak bu sayede okkalı bir cezadan ve en önemlisi arabamın kapatılmasından yırtmıslıgım vardır.

Bu noktadaki mevzu biraz daha farklıdır.Şöyleki;

BB Hanım, muhasebe departmanından Heder Bey'i arar.Heder Bey o gün izinlidir.Telefonu aynı işi yapan Mızır Hanım açar..

-Alo Mızır Hanım, Heder Bey yok mu?
-Yok bugun izinli.
-Hmm.Gıcık firması aramıştı da , bazı faturaların acil faksına ihtiyacı varmış.
-... (sessizlik)
-Eeöööö..Ben gelip fakslıyım o zaman??!!! (yok artık Ali Sami ses tonuyla)
-Tamam..Çaatt!!!

BB yerinden kalkar,şirketin öbür ucundaki muhasebe departmanına gider, bok gibi bi suratla hiç bilmediği dosyalar arasında hiç bilmediği faturaları bulur, gıcık firmasına faks çeker.Hatta bu da kesmez gıcık firmasına "tamam mıdır?" diye mail bile atar.
Ulan ben ne zaman lojistik departmanından çıktım da muhasebe departmanına geçtim?? Hı?? Çok mu zor bütün gün telefonda lak lak yapacağınıza işinizi yapmak??

"Maksat işler yürüsün" lafı bizde "Maksat sizin bi tarafınız büyüsün" olarak revize olmuş durumda.Bakalım ben hangi gün dellenicem de topunuz elimde kalıcak..Yakın..Çooook yakın.