1 Kasım 2016 Salı

Yazasım geldi


Neden? çünkü çemkiresim geldi. Negatif enerji yüklü blog. Burası benim karanlık tarafım. Bundan başka 2 blog um var ama yok illaki dönüp dolaşıp buraya çemkiricem. Hiç unutulamayan eski sevgili gibi. Şu noktada nedense aklıma Jackie ve Remy geldi her nedense, artık boşverin o kısmı. Tek sosyal hayatım House of Cards izlemek de ondan herhalde.

Şimdi, çoğunluk beni tanımıyor. Tanıyan 3-5 kişiden de bu negatif hallerim için özür diliyorum ama stres atmaya geldim haaaanıııım. Son cümlelerimi bir kaç defa daha okuyun mevzuya uyanırsınız. Yes canım, anne oldum ben. Tam 9 ay oldu. İnanılmaz tatlı, minik sarı bukleli, 8 tane kazma dişli, dededede diyince başını yana eğip utanan, kendi kendine yılan gibi tıslayan bir enerji bombası kızım var. Onun özelinde çemkirmem mümkün değil, hastasıyım kendisinin ama ana olmak olsun, ana olduktan sonra eş olmak olsun falan elimde done çok. Yaza yaza bitiremem de süt kafası anca aklıma geldi buraya yazıp da üç kuruş kafamı boşaltabileceğim.

Buraları okuyup da beni boşamaya kalkacak eşime şimdiden dip not; yazmazsam çatlarım canikom. Çatlarsam da sana fena çatarım. Elleme beni, hayat böyle daha güzel.

Eşim demişken hadi onu yazayım bugün. Bu noktada bir flaşbek yapmak istiyorum. Bu blogu açma sebebimdir kendisi. Çok aşığım ama çıkmıyoruz, beni seviyor mu sevmiyor mu bilmiyorum ama kıvranıyorum. İçimi dökmek için açmıştım bu blogu. Sonra zaman geçti meğer o da beni seviyormuş, 2.5 sene çıktıktan sonra evlendik. 5 senedir evliyiz. Kendisini hala çok seviyorum, sevmiyor değilim de çemkirmeden de olmuyor bence. Çok tatlıdır, bol sürprizlidir, iyi kalplidir, benimle doğuma da girmiştir. Diyeceksiniz ki belanı mı arıyorsun. Yok benim derdim onunla değil, Türk erkeğinin yetiştirilme stiliyle. Çok net söylüyorum, bu dünyaya sadece erkek olarak değil bir Türk anası tarafından yetiştirilmiş bir Türk erkeği olarak gelmek varmış. Böyle bir rahatlık olamaz arkadaş. Eeen düşüncelisi bile çuvallıyor. Bilerek yapmıyor ama içinden gelmeyi bırak aklının köşesine bile gelmiyor ki karısına azıcık yardım etsin.

Mesela benim tatlişko kızım benim gerizekalılığım yüzünden memede uyuyor. Bu ne demek oluyor, gündüzleri bir şekilde idare ediyorsun da gece uykusuna geçerken minimum 45 dakika karanlıkta mal gibi oturmak demek oluyor. Normal bir insan bu şekilde dünyayla bağlantısı kopan birini bir yoklar öldü mü kaldı mı diye. Yok anacım, adamın aklına gelmiyorum. Ben içeride susuzluktan can çekişiyorum, kafam ağrıyor ama o bana gelip "öldün mü aşkım?" diye sormuyor.. du. 4. ay filandı sanırım, bir patladım şimdi sağolsun süre uzadığında bırak sormayı direkt elinde suyla geliyor.

Emzirerek uyutmak bir derya deniz. Bir başladın mı o uyuyana kadar defalarca emzirmen, sallaman, şiştlemen gerekebilir. Ben ettim siz etmeyin kısmını aldıysanız devam edeyim. Bazen bu gece uykusu emzirmesi bitmek bilmiyor. Benim odadan çıkışım oluyor akşam 10. Açlıktan geberiyorum, daha akşam yemeği yememişim, süt de verdiğim için zaten beslenmek zorundayım. Bir geliyorum salona paşam elinde telefon takılıyor. Bir kalk be adam, dolaptaki yemeği çıkar bi ısıt, yemek mi yok makarna suyu koy, ne bileyim yemek sepetini aç da bi lahmacun söyle de içerden çıktığımda yemek hazır olsun. Ama yok İllaki o yemek gece 11'de yenilecek. Telefon demişken, Allah o instagramı açanın daaa, Sim City'yi iphone'da oynatanın daaa... Valla daha beter şeylere sebep olmayacağını bilsem alıcam telefonunu silicem oyunu, sen sağ ben selamet. Gözlerimi kapattığımda telefonu ikiye büküp üzerinde tepindiğimi hayal ediyorum. Neden mi bu kadar gıcığım bu telefona? Ben de ne fenayım di mi adamın bir maç keyfi var bir telefon. Şöyle ki canım. Bu çocuk dediğin minik şeytan gündüzleri 40 dakikan 3 uyku uyursa çok şanslıyım. Onun dışında ne yiyecek, altı açıldı mı, üzeri kirli mi, dur üç beş zekası gelişsin oyun oynayalım, o BLW'nin kökü kurusun dolaplardan avokadoları temizleyeyim diye diye koca günü yiyorum. O 3x40=120 dakikalık periyotta da evden çalıştığım için işimi yapıyorum, mutfağı temizliyorum (bknz BLW), çamaşır yıkıyorum, asıyorum, asla ve asla bitmeyen yayıntıları topluyorum, becerebilirsem kızımın yaptığı saç modellerini düzeltip insana benzemeye ve hatta oje sürmeye filan çalışıyorum. Yani totomda motorla non-stop koşuyorum. Sevgili kocam bu esnada ne yapıyor? Sim City oynamak suretiyle dünyayı kurtarıyor. İnsan bir der ki dur şu götümü yayıp yattığım yatağı önce bir düzelteyim de öyle yatayım. Ya da günde 48 defa çıkıp sigara içtiğim balkonda bir halta yarayayım da çiçekleri sulayayım. Yok, illaki söylemek zorundasın. Hele bir yere gideceksek,  haydi demekten anam ağlıyor. Son zamanlarda artık bildiğiniz evi yönetir oldum. Kalk giyin, sonra gel kızı al giydir ki ben giyineyim, çantasını hazırlayayım, yiyeceklerini paketleyeyim de becerebilirsek 1 saatte filan dışarı çıkalım. Geceler ayrı bir dert. Yavrum evladım 6 ay akşam 8'de yattı sabah 8'de kalktı. Uykusuz olan analar çok banal geliyor bana falan, öyle bir kafadayım ki 5 tane doğurabilirim. Sonra kim beddua ettiyse bana çocuk önce 4 saatte bir kalkmaya başladı, geçen hafta 15 dakikada bire kadar indirdi. Artık ağlama sesine uyandığımda bir süre nerede olduğumu idrak edemiyorum. Yatakta mıyım? Uyuyup uyandım mı? Kız yatağında mı? Bugün günlerden ne? Baya zombi gibi yataktan kalkıp, duvarlara çarpa çarpa kızı alıp emzirip, boynumu yana devirip onunla 10 dakika daha uyuyup, onu yatağına koyup yatağıma geri gidiyorum. Ben bu turu her gece en az 10 defa yaparken sevgili kocam sabah bana "gece hiç kalktı mı hayatım?" diye soruyor. Vallahi onun suçu değil, böyle yetiştirmişler. Dünya yansa sen uyu evladım demişler bunlara. Yazın Çeşme'de kız bizimle aynı odada kaldığı için alıp yatakta emzirip yatağına geri yatırmam gerek. Tam uyutmuşum yerine koyacağım, bir horluyor minik ejderha kocam, kız açıyor gözünü mirket gibi babasına bakmaya başlıyor. O an o yastığı alıp suratına kapatıp dul kalmak vallahi çok uzak değil. Onun yerine elimle göğsüne bastırıyorum ki bi sussun. Uykusuzluk yemin ediyorum büyük işkence. Katil eder insanı. Daha bugün dedim, işi gücü bırakıp evde tek başına çocuk bakanlara inanılmaz saygı duyuyorum. Ben sadece çocuk bakamazmışım, kesermişim kendimi. Zaten 2. çocuk eşittir bakıcı bütçesi demek benim nazarımda yoksa lohusa depresyonu çok uzak bir ihtimal değil.

Çocuk dediğin ananın peşinde kabul ediyorum, erkek milleti çok zor dahil ediyor kendini mevzuya. Hele biraz da uzak bir babaysa çocuk babasız büyüyor aklı erinceye kadar. Ancak çok net şunu söyleyebilirim, babalar anneye yardım ederlerse öyle bir sevap işlerler ki cennetin kapısını kırar o analar onlar için.Aç, uykusuz, minimum 1 senedir alkole hasret, muhtemelen fazla kilolu olduğu için bunalımda, saçı başı darmadağın, topuklularını Modacruz'da satıp yavsuna bez alacak durumdaki o ana, uyandığında bulacağı bir kahvaltı masası ya da sabah bebesiz uyuyacağı fazladan bir saat için Zegna olur o cennetin kapısında da meleklerin bile gözünden yaş gelir.

Demek ki neymiş; anaysanız bırakın o çocuk kendi uyusun, babaysanız hadi kalkın da karınıza bir su götürüverin.