18 Ekim 2010 Pazartesi

Mavi


Yağmurlu bir pazartesi..Seviyorum ben yağmuru soğuk olmadıktan sonra.

Haftasonu koşuşturmalıydı yine. Cumartesi günü annemin beni delirtmesi için 42 dakika yetti de arttı bile.Neden diye sormayın.Öyle işte. Ara ara diğer anneler gibi olduğunu zannediyor, ona bozuluyorum en çok.Ya da ben de diğer anneler gibi olmalıyım, benim ne eksiğim var, onlar çemkiriyorsa ben de çemkirmeliyim, doğrusu bu heralde diyor kendi kendine.Benim annem herkesten farklı derken bana ters köşe yapıyor. Sonra ben üzülüyorum, o üzülüyor.Anlaması için birilerinin üzülmesi gerekiyor. Dedim ya..öyle işte.

Pazar akşamı benzimi yettirmek, altımı ıslatmak ve açlıktan bayılmak arası bir noktada vardım İzmir'e. Sevinemedim üçünün de olmadığına. Galatasaray'la köpürtülmüş bir sinir harbi içindeydim yine. Yine diyorum çünkü gün yüzü göremedik bir türlü. Hele bir de imparator falan dedi ya tribünler, daha da sinir oldum. O devir bitti be kardeşim, anlayın bi artık.Bir yönetim kurulu toplantısı lafıdır gidiyor dünden beri ama bence Rijkaard gitmiyor.O derece saçmalayamayız, yolu yok. Bunları yaşamamızın tek sebebi benim uğursuz kardeşimin o maçta olmasıydı, bitti gitti.Benim delirdiğim noktada sevgilim yetişti, Julie& Julia'yla tedavi etti beni. İkinci defa izledim, ikinci defa Merly Streep'in neden oscar alamamis olduguna anlam veremedim.

Sonra geldim bugün güzel haberler aldım. Duydum ki çok sevdiğim bir arkadaşım bebeğini çarşamba sabahı dünyaya getirmeye karar vermiş.Sağ, salim, mutlulukla, huzurla gelsin Berk bebek.Bence bu haftanın en güzel haberi bu.Bir süredir tatsız haberlere alışmış bünye, iyi geldi.

1 yorum:

zoitsa dedi ki...

cimbomu hiç sorma hacı ..hiççç