8 Aralık 2011 Perşembe

Fakirim ama umudum var



Miss at la Playa da çok ilginç olan bu eşleştirmelere denk geldim.Tüketim toplumuyuz falan da, bazen parayı nereye harcayacağınız da mesele. Paran mı var derdin var ın görüntülü örneği olsa gerek. Hiç üşenmeyin, büyütün görseli. Mevzu çok ilginç. En çok gözümüze çarpanlardan biri mesela; Mini Clubman mi? Mcqueen mi? Çoğumuzun sınırlı bütçelerimizle cevabı Mini olacakken, hayatının "bizden kolay" olduğunu tahmin ettiğim, kıyafet ve ayakkabıları için oda değil ufak çapta bir ev yapmak zorunda kalan şanslı azınlık için cevap tam tersi de olabilir. Belki aranızdan bazı fanilerin cevabı Mcqueen olacaksa da, konu gerçeğe dönüştüğünde koşa koşa Mini'nin koltuğuna oturacaklarına eminim, ben dahil. Bir diğeri; bir yanda toz pembe, klasik, olan ya da olması muhtemel kızınıza/gelininize yatırım Prada çanta, diğer yanda herkesin görmek isteyeceği büyülüüüü şehir New York'a gidiş dönüş bilet.Mesela bu benim için zor bir tercih. Prada çanta çok güzel, tamam kabul ama ben yay burcuyum. Gezmek tozmak benim için daha değerli olabilir bu noktada. Hem zaten "ben New York'tayken" diye de çocuklarıma anlatabilirim, o da bir nev'i miras değil midir? Bir alttaki; Lanvin'in kuğu misali ipek elbisesi mi Yamaha piyano mu? Cevap çoğunuz için çok net değil mi? Piyano. Hadi ordan. Kaçımız piyano çalabiliyoruz? Ha, ders almak için de paranız varsa no problem.Zira elbiseyi seçerseniz tek derdiniz kilo vermek olacak ki aç kalacağınızdan mütevellit, emin olun kara bile geçebilirsiniz. Hadi bakalım, 18 karat tasarım altın kolye mi, Paris'in efsane oteli Ritz'in en lüks odasında bir hafta mı? Cevap veriyorum; kolye. Ama bir şartla. Benim boynum incedir. Kolyeyi biraz kısaltırsak sanırım Ritz'de bir iki gece kalabilirim. Bence güzel anlaşma. Hatta aynı anlaşmadan bir tane daha yapmak istiyorum. Stella McCartney paltoyu blazer haline getirip Chateau Marmont'da bir gece kalmak istiyorum. Olmaz mı? Bir yukarı çıkacak olursanız Elisabeth Taylor'ın o güzelim mücevher koleksiyonu için nelerden vazgeçtiğini görebileceksiniz. Tabiki o mücevherlerin hepsi ya da çoğu hediye idi ve kendisinin mücevherlerin çoğu Bvlgari idi ancak bu Tiffany mor safir yüzük de onların ufak kardeşi olabilecek düzeyde. Eğer Liz'in mücevherlerinin her birini burada göreceğiniz üzere Harvard'da bir ya da bir kaç MBA ile eşleştirseydik, dünyanın en kültürlü insanından ve akademik olarak çok ciddi düzeyde olan CV'sinden bahsediyor olabilirdik. Harvard'da MBA her kariyerlinin rüyası olsa da o morun güzelliği ve onu çevreleyen ışıl ışıl pırlantalar da çok cezbedici gerçekten. Son ikisi nispeten kolay.The kooples olsa da(ki benim için çok bir şey ifade etmiyor) bir eteğe böyle bir para vermektense Iphone'u yeğleyeceğim aşikar. Özellikle yere düşürdükten sonra cenazesini kaldırdığım caanım ayfonuma bu kadar hasretken, ekranında yer isimleri yazan çok eski bir Nokia ile 16 aralıkta gelecek Iphone 4s'i beklerken. Evet çok subjektifim şu an. Olmasaydım da eteği sseçmezdim zaten. Ayrıca o Iphone un fiyatının Türkiye'deki Iphone'lara oranıyla biz o eteğin her bedenini, üzerlerine bluzları ve ayakkabılarıyla satın alabiliriz. Sonuncusu; the Row güneş gözlükleri mi Canon SLR mı? Ne kolay, SLR tabiki. 3 kuruş para koyar bir solar filtre alırım, gözüm kadrajda gezerim, yine de bu kıyaslamadan o gözlükle çıkmam.


Zenginin parası züğürdün çenesi tabi ama sayısal falan oynuyoruz, hiç belli olmaz bence. Bir gün beni de Moda ve Sosyete'nin kim ne giymiş konulu postlarında görebilirsiniz ;)

7 yorum:

Kız kıza toplandık dedi ki...

Harvard mba'ye gidebilecegimi bilsem, degil yuzukten hayatimda ailem disinda herseyden-herkesten vazgecebilirim sanirim. Cok ciddiyim.

Ceren dedi ki...

Ben MBA yaptım zaten, yüzüğü gönül rahatlığıyla seçebilirim :) (tabii o kadar param olsaydı) Kolye ve palto yerine de otelleri tercih ederdim. NY'a iş dolayısıyla gidebiliyorum dolayısıyla bu seçenekte zorlanmadım. Bu arada 190 EUR olan Ipod Touch, I phone değil, fiyat farkı var ama o kadar da değil :)

bokbocesii dedi ki...

KKT ; umarım gidersin o zaman ;)

Ceren; senin için nispeten daha kolay seçimler olmuş bence.Ipod Touch i da Iphone olarak dusunesim varmıs.Kuyruk acım var su ara, ondandır.

Adsız dedi ki...

Ay bayıldım ben bu kıyaslamalara. Hemen kendiminkileri söylemek istiyorum. MBA, şato olayı, R.Carlton, NY bilet. Kalanlardan istediğim bir şey yok. :) Daha var mı bunlardan?

bokbocesii dedi ki...

Ya Müge şu Mini yi de es geçtin ya..olmadı şu piyanoyu alsaydın.Neysee..insanın gönlünün zengin olması da güzel

Adsız dedi ki...

i-Phone'um var, piyano çalmayı bilmem, müzikal aletler konusunda zerre kadar yeteneğimin olmadığını bildiğim için çalmaya hevesim de yok. E, evi zengin göstersin diye de piyano alınmaz. Mini-Cooper'ları ise beğenmiyorum. Yalnız o MBA olayını da yanlış anlamışım, ben onu istediğimiz bir alanda master falan gibi düşünmüştüm. MBA'in business-related bir şey olduğunu sonradan hatırladım. O da gelmez bana. :) Ben artık sadece işine yarayacakları ve ihtiyacı olduğu şeyleri alan, alışveriş konusunda tuhaf, sıkıcı, keyifsiz bir insan oldum ki son zamanlarda bu kafadan kendim bile sıkılıyorum valla, Sinem.

bokbocesii dedi ki...

Ben de onu diyordum gecen gun kendime; hic bir sey almasam da alısverise cıkmaya bayılırdım eskiden.Hormonlarıma birseyler mi oldu anlamıyorum.Resmen erkek gibi alısveris yapıyorum su an.İhtiyacım olan seyi sadece o magazaya girerek bir kere de alıp cıkıyorum ki uzun zamandır ihtiyacım olan pek birsey de yok.Yaslandım ya da girly hormonlarım patladı.