27 Ekim 2011 Perşembe

Zaman



Zaman cok hızlı akıp gidiyor.Felaket felaket ustune ulkem icin.Yardım yapın diye bas bas bagırıyor herkes.Peki ya ben? Ben de yaptım tabiî ki “yardım”ımı.Bugun size yarın bize mantıgıyla değil ama.İnsan bencil bir iç hissiyatla bize hiç olmasın istiyor.Zaman zaman kendimi düşünürken buluyorum; annem ve babamdan 45 dk uzakta yaşıyorum.Böyle bir şey başımıza gelse ne yaparım? Hemen atlar arabaya giderim diyorum.Peki ya gidemezsem? Ya ulaşamazsam? Ya da o büyük İstanbul depremi var ya anlatılıp durulan, beklenen, çağırılan..Kardeşim geliyor aklıma.Etiler yıkılmaz ki diyorum sanki garantisi varmış gibi.Ona ulaşmak daha zor olur heralde.İnsanın canının parçası bu kadar uzaktayken o uzağa ulaşamamak öldürür insanı belki de.

Zaman demiştim..akıp gidiyor gerçekten.Yardımlar gün be gün büyüyor.Benim yardımım AKUT’a.Onlara güveniyorum neden bilmiyorum.Ben böyle sebepsiz güvenirim bazı insanlara.Elektrik desem değil, bakış desem değil.Hissiyatla alakalı.Kızılay da var tabi orada çalışan ama güvenmiyorum işte onlara.Sebepsiz diyemeyeceğim, beceriksiz buluyorum kendilerini.Ellerinde var olanı da kullanmayı beceremiyorlar bence.Vardır bir acıklamaları bu savıma karşılık tabiî de, gerçekçimidir bilinmez.Etrafta deliler gibi yardım toplanırken, koca koca şirketler 1 milyon TL, 2 milyon TL bağışlıyoruz diye bir kerede söylerken, ben utanıyorum devletim adına.Devlet üzerine düşeni yapmadığı için biz maaşlarımızdan arttırıp gönderiyoruz bir yerlere de,nerde o deprem vergileri onu merak ediyorum.

Zaman demiştim..akıp gidiyor gerçekten.Aylarca uğraştığımız düğünümüz bitti, neredeyse bir aydır evliyiz.Evliliği büyütmemeye çalışıyorum ben.Adımı soyadımı hala eskisi gibi söylüyorum, sonra durup düşünüyorum; Bu değil ki artık benim adım.Facebook’ta koşa koşa adını soyadını değiştirenlerden değilim yani.Ev halleri deseniz 1 değil 2 kişiyim artık evimde.Gerçi evim diyemiyorum hala tam olarak.Orası sevgilimin yalnız yaşamak için hazırlık yapıp sonra bir sebepten yaşayamadığı sonra da biz evlenmeye karar verince komple değişen bir yer hala benim için.Hala sevgilimin evi yani.Eskiden poker odası olan yer artık misafir yatak odası mesela :) İşten çıkıp eve gitme fikrini düşündüğümde kendi evim geliyor hala aklıma.Çok da severdim evimi.Bir fotoğraf bile çekmemişim evimi boşaltırken.Cam kenarında duran, yağmur yağarken oturup çay içmeyi hayal ettiğim beyaz koltuğum artık pembe haliyle yatak odamızda.Böyle ufak hediyelikler aldım kendime işte yeni eve geçerken.Yeni ev demeyi bırakmam içinse sanırım burası kimin evi diye uyanmamam gerekiyor.Galiba o da olacak yakında.Mutfağa daha hakimim mesela artık.Yemeğe ilk misafirim Aslım beni görünce inanamamıştı.Kendi evinde atom karınca gibiydin kızım, nooldu sana? Diye sormuştu.Yine atom oluyorum galiba Aslı :) Evliliği büyütmüyorum kafamda dedim ya, sevgilimle aynı evde yaşama keyfini dış dünyaya onaylatan bir akit diye bakıyorum kafamda mevzuya.Eskiden de haftaiçlerim pek hareketli değildi.Spor yemek TV şeklinde geçip giderdi.Şimdiki hali ise ufak değişikliklerle de olsa aynı.Çok sevdiğim pilates hocam Amerika’ya taşındığından eski pilates günlerime ara vermiş durumdayım.O gitmeseydi de ben o pilatese gidebilirmiydim onu da bilmiyorum gerçi.Yemek desen eskiden domatesli makarnayı çorba kasesine koyar TV karşısında takılırdım.Şimdi hangi Amerikan servisi koysak, dun yemekte bu vardı bugun bunu yapsak, mutfakta yemesek salona geçsek de maçı izlesek şeklindeyim.TV de bir değişiklik yok.Aaaa pardon..benim 15 yaşındaki Sony’im yok artık, kocaman bir LCD var.Fark bu.Benim evlilikten anladığım fark televizyonun değişmesi kadar basit.Hiç kavga etmeyen bir çiftin evlendikten sonra sesini yükseltmeye başlamasını anlamıyorum mesela.Ya da annesinin evindeymiş gibi davranan, yemektir, çamaşırdır, bulaşıktır ıvır zıvır her şeyi evdeki yeni hizmetçisine yüklemeye çalışan beyleri de anlamıyorum.Eskiden neyse hala o benim için hayat.Eskiden ailem vardı dayanağım, şimdi sevgilim de var.

Zaman demiştim..akıp gidiyor gerçekten.Keyfini çıkarın.Tek olsanız da, iki olsanız da.

1 yorum:

Diyetisyen Aslı Kınsız dedi ki...

atom karıncam sen olmuşundur bile :) o acemiliğin nedeni dolaplarda neler olduğunu yeni öğreniyo olmandı geçmiştir çoktan kuzucuuummm :))