26 Mart 2011 Cumartesi

Die to match cashmere sweaters and skirts..

Young woman you're gonna be an old woman someday, don't worry about it

Nowness

25 Mart 2011 Cuma

It's friday


İzlemek ve okumak lazım.Her türlü film ve kitap arşivine sahip kardeşim beylere başvurmak lazım.

Bi de sevgilim yüksek lisans için kep atıyor bugün.Atıfta bulunmak geldi içimden.En yükseğinden bir meendiz artık kendisi.

23 Mart 2011 Çarşamba

Herşeyi kendime zehir edebiliyorum..evet

Ben öyle bir yaratığım ki harcadığım sağlam bir para sonrası hayatı kendime zehir etmeye bayılıyorum.O harcanan şey çok gerekli olabilir ya da olmayabilir hiç önemli değil.Aldığım zıvırın fiyatını, asgari maaşın bilmem kaçına ya da Afrika'daki aç çocukların 100 günlük yemek masraflarına kıyaslayarak hayatı kendime zehir ediyorum.Pek tabiki bu noktada kendime bir panzehir arıyorum ki o da pek sevgili şöjlüm oluyor.

Aylardır beklediğim büyük an bugün vuku buldu, 8 Temmuzdaki Bon Jovi konserinin biletleri satışa çıktı.Açtım biletixi , bilet fiyatlarını görünce ufak çaplı bir titreme yaşadım önce.Uzun süre bilet fiyatlarına bön bön baktıktan sonra şeytanın dürtüşüne geldim,ucuz olmayan biletlere elim gitmeye başladı.Çünkü;

-Bon Jovi geliyor ulan boru mu? Gençliğimin soundtrack ı adamlar.Ömrümün her evresinde bir albümleri var.Şu postu bile these days i içimden söyleyerek yazıyorum.Mutluluktan delirmek üzereyim.

-Adamların yaşı annemden büyük.Bunlar bir daha böyle zor hoplayıp zıplarlar.

-Ben de çok küçük değilim.Bir dahaki gelişlerinde muhtemelen totom şimdiki kadar küçük olmayacak.Sevgilimin sırtına çıkmam ikimizin de bel sağlığını tehlikeye sokacak.

-Kazık kadar olup hala istediğim paraları kazanamıyor olsam da anam-babam yardımına arada bir ihtiyaç duysam da üç beş kuruş kazanıyorum, kendime bu kıyağı çekmek istiyorum.

-İstiyorum işte istiyorum , istiyorum..

Kendi kendime bunları tekrarlarken pek sevgili sevgilimi arayıp dedim ki "tut beni sevgilim, 2 tane bilete efsane para vermek üzereyim" Tam bu esnada beklenmeyen bir şey oldu, beni dürten şeytan telefonun tellerinden geçip sevgilimin sol kulağından içeri girmek suretiyle kendisine "al sevgilim" dedirtti.Beni engelleyeceğinden çok emindim-ki bu iyi birşey-heralde ki "gerçekten mi?" diye sorma gereği hissettim.Neredeyse cevabı bile beklemeden web sitesine geri dönüp satın al tuşuna bastım, kendimi hem maddi hem manevi olarak bitirdim.Şimdi içimde bir oyuk var.Nefes aldıkça böğrüme böğrüme batıyor.Sakinleştir beni ey seyirci.

Çok gerzek şeylere çok gerzek paralar verebiliyorum ama çok gerekli şeylere o paraları verirken de böyle vicdan azabı çekiyorum.Formatım yanlış benim.İnşallah gelinliğimin altına Louboutin seçerken de böyle vicdan azabı çekmem.Zira gelinlikten önce ayakkabı alma telaşı içindeyim.Hayatımda tek bir tane Louboutin'im olacaksa o da gelinlikle olmalı.Budur.

*Photo Jon Bon Jovi by Timothy White, 1988, London.

18 Mart 2011 Cuma

It's friday

Japonya depremi mahallesine gir, Tsunami Temizlik Şirketi’ni geçtikten sonra İbrahim Tatlıses sokağına geleceksin.Atış Poligonunu geç, Ergenekon apartmanını görünce sırtını dönüp yürümeye başla, İsteme caddesine gelmeden Çanakkale Şehitleri anıtının hemen karşısında Cuma Cafe var. Gelin de size köpüklü bir kahve yapayım.Yanına da Bailey’s koyarım belki.Bekliyorum.

Photo by Kenji Aoki.
Japonya'da sıcak suyu azar azar damıtarak sabır ve azimle elde edilen kahveler için kullanılan manuel kahve makinesi.

14 Mart 2011 Pazartesi

Son 5


Buyuk gun cok yaklastı.Daha once 26 mart olarak duyurdugum isteme seramonisi 19 mart olarak revize oldu.Soran herkese nedenini bilmedigim bir sekilde 20 si diyorum. Buraya bile az daha 20 si yazıyordum. Herhalde gece yarısından sonra isteyecekler beni.Bu revizenin sebebi 26 sında hem sevgilimin abisinin hem de benim babamın cok isinin olması aslında.Daha onceden de 19 unu dusunmustuk ancak kasım ayında bu olacaklardan bi-haber, gs-fb macına gitmek uzere almıs bulundugum ucak biletleri tarihi ileri atmamıza sebep olmustu.Mac cuma aksamına alınınca hersey elimizde patladı.

(Şom ağızlı beybi) -Sevgilim sen bu biletleri ctesi gidis olarak alıyorsun da ya mac Cuma aksamına alınırsa napiciiz?
(BB) –Yok daha neler.Cuma aksamı derbi mi olurmus canım???

Olurmus.Hem de aksamın 9 unda olurmus.Çöldeki kutup ayısı kıvamındayız. Bir taraftan da adı Galatasaray olup da benim bildigim Galatasaray’ın ancak müsvettesi olabilecek bu takımı desteklemeye gitmelimiyim diye sormuyor değilim.Geçen sezon Ankaragücü maçından sonra kıymıştık Rijakaard’a.Bu sezon yine bir Ankaragücü maçı.Siz bakın neredeyiz ne yapıyoruz.Dolapta ne kadar forma ,atkı,çorap ıvır zıvır varsa bir koliye koyup, üzerine de “haram olsun size her kuruşum” yazıp Florya’ya gönderesim var.Neyse, daha fazla yazamıyorum, yazdıkca sinirleniyorum.

Herkes hazırlıkları elbisemi ayakkabımı falan soruyor.Elbisemi alalı cok oldu biliyorsunuz ama ayakkabı mevzusu beni biraz yormus durumda.Elbiseyi denerken rastgele denemis bulundugum ve bayıldıgım Miu Miu lar bozdu işi.İzmir’deki tüm ayakkabı satan magazalar tek tek dolasıldı herkese “hani şöyle, ten rengi , platformsuz, arkadan tek bantlı….” denildi ancak sadece sevgilinin daralmıs oflamalarına ve manasız bakıslar atan tezgahtarlara maruz kalındı.Dunyanın en basit en sade ayakkabısını tek bir magaza bile tasarlayamamıs.Bunun yanında platformlu hayvan gibi kaba ayakkabılar arıyor olsan envai cesit mevcut.Hep aynı hatayı yapıyorum, modanın aksi yonunde hareket ediyorum, sinir oluyorum.Bakın buraya yazıyorum , seneye bahar sezonu sadece platformsuz kibar ayakkabılardan olusacak, ben bu sene delirdigimle kalıcam.Bir noktadan sonra benim kayıs kopma noktasına geldiginden evden bir ayakkabımı giymeye karar verdim.Annem de insallah onay verirse mevzuyu kapatacagım, kapatmak zorundayım.

Evi soran olursa, istemeye gelinecek her kız anası ve babasının yaptıgı gibi ufak revizeler gördü pek tabiki.Annemin yıllardır babama yalvarmalarına ragmen yaptıramadıgı her turlu tadilat, tamirat bu sayede yaptırıldı.Annem benim istenmemi bahane edip bu durumdan sonuna kadar faydalandı.Babam da sagolsun cıtını cıkarmadı.Herkes pek mesut.İnsallah evin salonuna da bir sekilde sıgarsak bir sorunumuz kalmayacak.

Su an itibariyle tek problem benim kahveyi tasırken dokme ihtimalimden olusuyor.Essek gibi yuksek topuklularla yurumeye cok alıskın olsam da butun gozlerin bende oldugu ve “gelin kızın kahve ikram etmesi” gibi bir durum soz konusu oldugunda titreyebilirim diye korkuyorum.Kahveyi dokecek olursam sevgilimi hedef almam konusunda kendisiyle anlastık.Ben de ona tuzlu yerine Bailey’s li kahve ikram edecegim.Bence gayet karlı bir anlasma oldu.Ne dersiniz? ;)

11 Mart 2011 Cuma

It's friday

Bu diagramın çizerini ararken ki kendisi Gerren Lamson oluyor, daha önce yaptığı çalışmalara da göz gezdirme fırsatı buldum.Bir anda şimşek çaktı beynimde.Hani olur ya, çok eskilere gidersiniz, içinizi o an hissettiğiniz duygular kaplar yeniden.Garip olursunuz.

10 ya da 11 yaşlarında filan olmalıyım.31 aralık günü.Evdeyim.Hava çook soğuk.Dışarıda kar bile atıştırıyor olabilir.Öğlen saatleri.Televizyonda şu an baktığımda göremediğim birşeylere takılmışım ancak televizyonun sesi çok kısık.Kumanda yok ya o zamanlar, gidip sesini açmak zor gelmiş.Kardeşim de oturma odasında sanırım.Kömür sobasının sesi duyuluyor çıtır çıtır.Annem de mutfakta akşam için yemek hazırlıyor.Şimdi düşündüğümde içimi kaplayan bej rengi bir huzur, sessizlik.Sanki çok üşümüşüm de birden sıcak bir odaya girdiğimde uyku bastırmış gibi.Tatlı bir yorgunluk.

7 Mart 2011 Pazartesi

Kırmızı

Sevgilim bir onceki posta olan yorumlarında en temel derdimizden birinin (!) cozulduguyle ilgili ufak bir ipucu vermis bile size.Evet isteme elbisemi aldım.İlk girdigim magazada , tezgahtar kızın önüme yıgdıgı 10 larca elbisenin icinden, en cok hosuma gideni secip uzerime gecirdim.Kabinden cıktıgımda ben budur dedim, bizimkilerin gozlerinde de aynı ısıgı gorunce kocaman bir cozumun aynada bana baktıgını anlamıs oldum.Annem herseyin rast gittigini, Allah’ın yardım ettigini ve suyun yolunu buldugunu dusunuyor.Hic itirazım yok, hep boyle olsun diyorum o zaman.Ama bu rast gitmeler esnasında ufak problemler de olmuyor degil.Gecen sabahın ben bitiren olayıyla asansorde yuzyuze geldim.Asansorun ısıgından zannedip kosa kosa gunısıgına cıktım ama yanılmamıstım; yuzugumun kucuk taslarından biri sizlere ömürdü.Benim bu kadar kendimi bitirdigim kadar ciddi bir sorun degilmis aslında.Kuyumcu 2 gunde halledip, bir de ustune para almadı.Yani bi kac tane tası söküp “ben bunu kaybettiydim” diye kuyumcuya geri gotursem ufak caplı para bile yapabilirim tabi ama benim naif pembe beynim boyle seylere calısmıyor maalesef.Handenin soyledigi gibi; dustugu iyi oldu belki de, yoksa nazardan agzım burnum yamulabilirmis.Cidden inanıyorum nazara.Hissediyorum da kotu bakısları.Bu aralar cok ustumdeler.

Gecen haftanın en guzel tarafı arkadasımızın yakısıklı oglunun aylardır beklenen ameliyatının cok iyi gecmis olması.10 aylık bebege yapılacak bir operasyon bizi korkutmus, annesiyle babasını ise mahvetmisti.Korkulan olmadı.Hersey cok sukur cok iyi gecti.Adı gibi sapasaglam bir bebek o.Bundan sonra daha da iyi olacak hersey.

Ayrıca gecen hafta aylardır , aylardır bekledigim o filmi izledim sonunda; Black Swan. Beni ve bizi cok carptı. Ben uzman degil, sinemayı cok seven biz izleyiciysem eger, film bittiginde sinema koltuguna yapısıp kalmıssam , sonraki bir kac gunde dahi o kırmızı gozler, törpü sahnesi ve hatta o bacakların değişimi (!) gozumun onune flashback ler halinde yansıyorsa o film beni etkilemistir.Cok etkilemistir. Akademinin bunu es gecmemesine sevindim, zira kendilerine olan halihazırda sarsılmıs guvenim yerle bir olabilirdi.83. Oscar odullerinin geri kalanıyla ilgili yorum yapmaya gerek duymuyorum, cok tartısmalı.Anne Hathaway’in kırmızı Valentino’su bir rüya gibiydi, nokta.

Yazmadigim zaman icinde canım Turkiyemin canım mahkemeleri, bizi tum dunyaya rezil eden kararlarını degistirmediler pek tabiki.İcinde bir tane hırsızın evi var diye koskoca mahalleyi atese verip yerle bir etmekten cok da bir farkı yok bu yapılanların.O hırsızın evini bulmak daha kolay halbuki ama biz boyleyiz iste.Mantık aramadıgınız surece mutlusunuz bu ulkede. Neyse, biz elbet bir cozum yolu buluruz.Birbirimize ulasırız.Birileri beni okur, ben zaten eskisi gibi herkesi okuyorum.Karar mercileri kendi utanclarıyla yasamaya devam ederler. Iyi gunler ozgur Turkiye, her nerede yasıyor ve yasatılıyorsan..

Photo

1 Mart 2011 Salı

Bloguma Dokunma

blogspot.com uzantılı bloglara erişim engellenmeye çalışılıyor...yine...

keşke sizin gibilerin de benim hayatıma erişiminizi engelleyecek bir tuş olsa.