13 Eylül 2011 Salı

Bridezilla Annem

İlk günden beri çok sakindim.Çünkü normalde de sakinim.Öfke patlamalarım falan pek yoktur benim.Sevgilimle bir kez bile kavga etmedik öyle bağıra çağıra.Modumda yok.

Amaaaa geçen hafta pazartesiden beriiiii ben bitik durumdayım.Bir kere çok yorgunum.Gerçekten çok yorgunum.Kafam çok dolu.Geceleri rüyalarımda gelinliğe sığamadığımı, üzerine kaymakam masasında evlendiğimi bi de üzerine ufoların beni küçülttüğünü filan görüyorum.Sabahları uyanıp işe gelmek bir işkence.Ne giyinmek, ne makyaj yapmak istiyorum.Her öğlen bir yerlere yetişip bir işler halledip, akşam çıkışta başka bir yerlere yetişiyorum.

Bu kadar işimin arasında en çok kiminle uğraşıyorum dersiniz?? Annemle...Benim delirmiş durumumu 10la falan çarpın o halde.Elinde sürekli listelerle yaşıyor.Her telefonda bana yeni ıvır zıvırlar yumurtlamış olarak geri dönüyor.Hiç susmuyor hatta ağzımı açıp bir şey söylemeye kalkarsam avaz avaz bağırıyor.Beni çileden çıkarıyor.Sevgilime annemin ne halde olduğunu anlatmaya çalışıyordum ama inanmıyordu.Dün annemin ona alet çantası alacağını söylediğimde anladı durumu.Annem sevgilime alet çantası, benim evime merdiven, peçeteler, 35 çeşit dantelli nevresimler alıyor, aldığı her tekstil ıvır zıvırını yıkayıp ütülüyor, organze zarflara koyup üzerini nazar boncuklarıyla süslüyor.Bildiğiniz bir manyak oldu.

Eve eşyalardan önce kuran-ı kerim, şeker, ekmek, pirinç (ve bi iki bir şey daha galiba bilmiyorum) girermiş.Pazar günü sevgilimle bu adeti hiçe sayarak gidip tabak çanak aldık eve bıraktık.Annem ağzıma sıçtı, eve daha bu kutsal set girmemiş, neden böyle yapmışım.Gitti pirinçler şekerler için saten torbalar yaptırdı geldi.Eve bahsi geçen seti soktuk dün.Artık rahatmıyım ?? Hayır değilim.Telefonla konuşurken kendi evimdeki yeni alınmış tabak çanağı eve gidip yerleştireyim dedim.Nasılolsa bulaşık makinesi çarşamba günü takılmış olacak.Allahım o ne desibeldir.Bir bağırdı, sağır oldum.Yetmedi telefonu elinden attı.Teyzem telefonu kapıp bana güzel güzel "hep birlikte yerleştirelim hayatım da iki defa iş olmasın" dedi de neden haykırdığını anlamış oldum.Ben sahipsiz değilmişim, ben kimmişim ki gidip kendi evimi kendim yerleştirmelere kalkacakmışım.Az öncekini de anlatmam lazım, çatlarım.Bir misafir yatak odası yapmaya çalışıyoruz.Zira kardeşim uzakta yaşıyor, annemler uzaktalar kalmak isterler falan filan.E tabi annemi en çok ilgilendiren bölüm de o yatağın üzerindeki örtü.Ben daha ağzımı açamadan "gidin şudan yatak alın, yatak başını da alın, bilmemnesini de alın" dedi."Ben zaten kendi evimdeki yatak örtüsünü koyacağım o odaya" dedim.Bildiğiniz kükredi "Bibiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiii, sinirlendirmeye başlıyorsun beni artık.O yatak örtüsü gitmeyecek.Ben aldım oraya örtü".Hay dedim çeyizinize de, dantelinize de , örtünüze deeee....Yok bunu diyeli bayağı olmuştu.2 ay filan önce annem beni dantel yatak örtüleriyle boğmaya çalıştığında "ne halin varsa gör" dedim bayrağı kendisine devrettim.Ne isterse alsın, ben sonra gider kendi istediklerimi alırım dedim kendi kendime.Çünkü iş kontrolden çıktı.Annem tutulabilecek gibi değil.En çok babama acıyorum.Ben uzağım en azından, telefonla konuşuyorum.Babam her gün kahvaltıda bunlara maruz kalıyor.Böyle anlatıyorum ama bir ara kendimi kesecek durumdaydım.En son telefonda sevgilime avaz avaz ağladım ben artık annemden çok yoruldum diye.Valla yoruldum ya.Bu dönemlerde insanlar sevgilileriyle boğaz boğaza gelir, ben annemin bana yaydığı negatif enerjiden kafama sıkmak üzereyim.

Bu kadar şeyin arasında bir de bana istemediğim kına gecesini yapmaya, bana bindallı giydirmeye filan kalkıyor."Ben kına istemiyorum, siz istiyorsanız yapalım ama basit olsun, herkesi çağırmayalım" demiştim kendisine kıyamadığımdan.Bahsettiğim çok yakın akraba ve arkadaşlarla, maksimum 15 kişilik yemekli, hafif müzikli, bindallısız sadece kırmızı örtülü, elime kına yakılırmış gibi yapılan ama yakılmayan minik bir eğlence.Annemin aklındakiyse kına alışverişine çıkıp evde minik bir düğün yapmak.Ulann dedim, zıçarım artık yettiniz be.Açtım ağzımı yumdum gözümü; "Hayır dedim yapmıyorum ben öyle kına.Senin de kızın bir kez evleniyor diye yapalım istedim ama yapmıyorum işte"Giymiyorum işte ben o bindallıyı.İstemiyorum evde 50 kişi.Ne alışveriş yapacak halim var ne de kına severim.Budur.

Oh be...sakinledim biraz.

9 Eylül 2011 Cuma

It's friday

Bir gelinciğimiz var bu haftasonu.Dünyanın en güzel, en tatlı, en hanım, en iyi kalpli diyetisyeni, ailemizin hatta sülalemizin diyetisyeni Aslım evleniyor.Size ne özel biri olduğunu anlatmam için gelin çiçeği yeter de artar bile.O bi tane.

Hersey istediğinden daha güzel olsun, hayatının en güzel günü olsun..